ElonMusk’ın “Boring Company” Şirketi 675 Milyon Dolarlık Yatırım Aldı Haber 7 - quot;Biyonik Göz" olarak bilinen "Argus II" implant ameliyatı, Türkiye'de de Tavuk Karası hastalarına uygulanmaya başlayacak. Görme bozukluğu ve görme duyusunu kaybetmiş kişilere yönelik yapılan bu çalışmanın normal bir biyonik göz olan Heal, fotoğraf ve video kaydı yapabilen özellikli hali Enhance ve Wi 3ay önce sol elimde uyuşma olduğundan dolayı doktora gittim. EMG ve MR çektirdim. MR raporunda; C4-5 diskinde anterior subaraknoid mesafeyi silen posterosantral protrüzyon dikkati çekmektedir. C5-6 ve C6-7 disklerinde anterior subaraknoid mesafeyi basılayan periferal bulgu gözlenmektedir, diye bir sonuç çıktı. EMG sonucunda; sol ulnar sinir uyarımında duygusal sinir aksiyon SGKHaberleri. Sosyal Güvenlik Kurumu ile İlgili En Son ve En Güncel Haberler. "e-Devlet’te Engel Yok Projesi" hayata geçirildi. '5 bin tıp öğrencisi aile hekimliğine kazandırılacak'. 'Bana hizmet edeceksin' diyen kadına nafaka iptali! 'Hekime gelenin bel ölçüsü kaydedilecek!'. 'Her öksüz çocuğa ayda 100 lira'. Bu blogda yer alan kısa hikaye ve uzun hikayeler izinsiz olarak alınamaz ve başka bir yerde yayınlanamaz! Dram, bilim kurgu, gerilim, korku, hayatın içinden, çocuk hikayeleri, kısa hikayeler ve daha fazlası için hikaye kategorisini ziyaret edebilirsiniz. Torunumun Torunu Iemvt. Günümüzde dünyadaki tüm insanlar için ortak bir eğlence aktivitesine dönüşen video oyunları ilk defa ne zaman ve nasıl ortaya çıktı? Geçmişten bugüne video oyun dünyasında yaşanan önemli gelişmeleri gelin hep birlikte yaygın olarak kullanılmaya başlandığı dönemlerden önce, oyun denildiğinde aklımıza saklambaç, körebe, yakan top gibi oyunlar gelirdi. O dönemlerde yaşayan çocuklar ve gençler için oyun sahası genelde parklar veya sokaklardı. Teknolojik gelişmeler her alanda olduğu gibi zamanla oyun algımızı da değiştirdi. Artık oyun denince aklımıza daha çok akıllı telefon, tablet, bilgisayar ve oyun konsolları üzerinden, genelde çevrim içi olarak oynanan ve video oyunu olarak adlandırılan oyunlar geliyor. Video oyun sektörü günümüzde o kadar büyüdü ki yalnızca oyun konsolu pazarının 2022 yılında 81 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Peki dünyadaki tüm insanlar için ortak bir eğlence aktivitesine dönüşen video oyunları nasıl ortaya çıktı? Geçmişten bugüne video oyun dünyasında hangi önemli gelişmeler yaşandı? Gelin hep birlikte öğrenelim. 1958 yılına kadar özellikle üniversitelerin araştırma laboratuvarlarında basit oyunlar ve simülasyonlar geliştirilse de bu oyunlar hareketli grafiklere sahip değildi. 1958’e gelindiğinde fizikçi William Higinbotham Tennis for Two adlı bir video oyunu geliştirdi. Osiloskop ekranında görüntülenebilen ve kolu çekip düğmeye basmaktan ibaret olan bu basit oyunda hareketli grafikler kullanıldığı için Tennis for Two tarihteki ilk video oyunu olarak kabul ediliyor. Tennis for Two oyunu osiloskop ekranında görüntülenebiliyordu. Osiloskop, elektrik sinyallerini grafiksel olarak görüntülemek için kullanılan bir cihazdır. 1962 yılında Massachusetts Teknoloji Enstitüsünden Steve Russel ve arkadaşları tarafından Spacewar! adlı, bilgisayar tabanlı ilk oyun geliştirildi. Oyun aynı zamanda birden fazla bilgisayara yüklenen ilk oyun olma özelliğini de taşıyor. Spacewar! oyunu 1972 yılında Ralph Baer ve arkadaşları, Magnavox Odyssey adıyla satışa sunulan ilk video oyun konsolunu icat etti. Televizyona bağlanarak çalıştırılan Odyssey birkaç basit oyun içeriyordu. Konsol üç yılda fazla sattı. Magnavox Odyssey oyun konsolu Odyssey’in bu başarısı rakip firmaların ortaya çıkmasını sağladı. Nolan Bushnell ve Ted Dabney, aynı yıl Atari’yi kurdu ve video oyun salonlarındaki bozuk para ya da jetonla çalışan makinelerde oynanabilen Pong adlı oyunu kullanıma sundu ve büyük beğeni aldı. Bu arada ülkemizde bu oyun salonlarının hâlâ atari salonu, içindeki oyun makinelerinin ise atari olarak bilindiğini söyleyelim. Bu oyunun gördüğü ilgi nedeniyle Atari 1977 yılında Atari 2600 isimli video oyun konsolunu piyasaya sürdü. Atari 2600 1978 ve 1980’de Space Invaders ve Pac-Man oyunları geliştirildi ve kullanıcılardan büyük ilgi gördü. 1980’lerde özellikle ev konsollarının yaygınlaşmasıyla birlikte oyun pazarı çok fazla büyüdü. Talepleri karşılamak adına firmalar daha fazla oyun üretmeye başladı. Bu hızlı üretim ve tüketim süreci, oyunlarda tekrarı artırdı ve satışları düşürdü. Konsol sektörünü etkileyen başka bir faktör de rekabet nedeniyle bilgisayar fiyatlarının çok fazla düşmesiydi. Öyle ki 1982 yılında Commodore 64 ile bir konsol neredeyse aynı fiyata satılıyordu. Bu nedenle pek çok şirket piyasadan çekilmek durumunda kaldı. 1985’te Nintendo’nun oyun konsoluyla piyasa girmesinden sonra video oyun sektörü tekrar hareketlendi. Konsol maliyetlerini düşüren Nintendo, kalitesiz oyunların piyasaya sürülmesini önleyen birtakım önlemlerin alınmasını da sağladı. Ayrıca Super Mario Brothers 1985 ve Legend of Zelda 1986 adlı ünlü oyunları da piyasaya sürdü. Nintendo oyun konsolu Nintendo 1989 yılında elde taşınabilir "Game Boy" video oyun cihazını üretti. Ülkemizde de 1990'lı yıllarda bu oyun cihazına benzeyen ve elde taşınabilen Tetris tabanlı oyun cihazları çok sayıda kişi tarafından kullanıldı. Tetris, bir zamanlar ülkemizde yaygın bir şekilde oynanan oyunlardan biriydi. 1980’li yılların sonuna doğru IBM ve Apple Macintosh bilgisayarlar oyun dünyasına girdi. 1991 yılında Civilization adlı strateji oyunu kişisel bilgisayarlar PC için piyasaya sürüldü. Bilgisayar teknolojisinde yaşanan gelişmeler üç boyutlu oyunların kapısını araladı. 1993’te Doom adlı bilgisayar oyunu geliştirildi. Özellikle internetin yaygınlaşmasıyla birlikte çok sayıda oyuncu çevrim içi şekilde birbirleriyle oynamaya başladı. 1990’lı yıllarda video oyun konsol pazarına Sega ve Sony de katıldı. Aynı dönemde Mortal Kombat ve Street Fighter gibi popüler oyunlar ortaya çıktı. 1994’te PlayStation’ı piyasaya süren Sony’nin oyunlarının kullanıcılar tarafından rağbet görmesi ve fiyat politikası Sega ve Nintendo’nun Sony ile rekabet etmesini hayli zorlaştırdı. Sony PlayStation 2005 ve 2006 yıllarında Microsoft Xbox 360, Sony PlayStation 3 ve Nintendo Wii konsollarının satışa sunulması oyun sektöründe yeni bir dönemi başlattı. Wii’nin harekete duyarlı uzaktan kumandası, oyun oynamayı çok daha eğlenceli ve hareketli hâle getirdi. Nintendo Wii ile tenis oyunu oynayan aile 2010’lu yıllara doğru video oyunları Facebook gibi sosyal medya platformlarına ve iPhone gibi mobil cihazlara yayıldı ve daha genel bir oyuncu kitlesine ulaştı. 2012'de Wii U, 2013'te PlayStation 4 ve Xbox One geldi. Sony 2016'da 4K video desteğine sahip ilk konsol olan PlayStation 4 Pro konsolunu kullanıcıların beğenisine sundu. 2017'nin başlarında Nintendo Switch piyasaya sürüldü. Microsoft ise 4K destekli konsolu Xbox One X'i 2017'nin sonlarında satışa sundu. Sony ve Microsoft, 2020 sonunda çıkardıkları PlayStation 5 ve Xbox X ile sanal gerçekliği oyunlara dâhil ederek oyuncuların video oyunu deneyimini üst noktalara çıkardı. Konsol oyunları artık sanal gerçeklik gözlüğüyle oynanabiliyor. Günümüzde video oyunları hem konsollar hem bilgisayarlar hem de mobil cihazlar üzerinden milyonları birbirine bağlıyor. Teknolojinin de ilerlemesi sayesinde kullanıcılarına yeni deneyimler yaşatan video oyun sektörünün önümüzdeki dönemde daha da büyümesi bekleniyor. Peki sizin en sevdiğiniz oyun hangisi? Kaynaklar Ferris, J. ve ark., Dünyayı Değiştiren Fikirler, Çev. Z. Arık Tozar, TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları, 2017. Turner, T. ve ark., Tarih Yazan 100 İcat Dünyamızı Şekillendiren Parlak Buluşlar, Çev. F. C. Dansuk, TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları, 2019. Bilim Genç web sitesinde yayınlanan yazı, haber, video, fotoğraf, çizim ve animasyonların her türlü hakkı TÜBİTAK’a aittir. İzin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi olsa alıntı yapılamaz, kopyalanamaz ve başka yerde yayınlanamaz. Araştırmacılar, insan gözünün hassasiyetinin aşılabileceğinin kanıtı olarak, bir biyonik göz oluşturduklarını söyledi. Hong Kong Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'nden araştırmacı Zhiyong Fan, Science News dergisine şunları belirtti "Gelecekte, bunu daha iyi görme protezleri ve insansı robotlar için kullanabiliriz." Nature dergisinde yayınlanan bir makalede detaylandırıldığı gibi; bu göz, özünde çok yoğun bir şekilde son derece ışığa duyarlı nanoteller içeren üç boyutlu bir yapay retinadır. Dr. Fan liderliğindeki ekip, kavisli bir alüminyum oksit zarını, güneş pillerinde kullanılan ışığa duyarlı bir malzeme olan perovskitten yapılmış küçük sensörlerle kapladı. Beynin görsel korteksini taklit eden teller, bu sensörler tarafından toplanan görsel bilgileri işlenmek üzere bir bilgisayara aktarıyor. Nanoteller o kadar hassas ki, insan gözünün optik dalga boyu aralığını aşabiliyorlar. Bu da görsel ışık ve kızılötesi radyasyon arasındaki eşik değerine, yani 800 nanometre dalga boyuna yanıt verebilmesine olanak sağlıyor. Bu, yapay gözün insan gözünün işlevsiz kaldığı karanlıkta da bir şeyler görebileceği anlamına geliyor. Fan, Inverse sitesine şunları söylüyor Yapay gözü kullanan kişi gece görüş yeteneği kazanacak. Araştırmacılar ayrıca, yapay gözün ışıktaki değişikliklere insan gözünden daha hızlı tepki verebileceğini ve çok kısa sürede değişen koşullara uyum sağlayabileceğini iddia ediyorlar. Yapay retinanın her santimetrekaresi yaklaşık 460 milyon nano boyutta sensöre sahip olabilir ve bu konuda tahmini olarak 10 milyon hücre barındıran insan retinasını gölgede bırakabilir. Bu, yapay gözün insan gözünün görsel kalitesini aşabileceğini düşündürmektedir. Dr. Fan, Inverse’de şunları söylemeye devam ediyor "Şu anda çözünürlük açısından tam potansiyeli göstermedik; bir yapay göz kullanıcısı daha küçük nesneleri ve daha uzak mesafeleri görebilir." Scientific American’nın bildirisine göre projede yer almayan bazı araştırmacılar, nihayetinde bunu insan görsel sistemine bağlayabilmek için hala çok çalışma yapılması gerektiğini belirtiyor. Ama bazıları umutlu. Bu araştırmada yer almayan ve Wisconsin-Madison Üniversitesi'nde elektrik mühendisi olan Hongrui Jiang, Scientific American dergisine şunları söyledi "10 yıl içinde, bu biyonik gözlerin bazı somut pratik uygulamalarını görebiliriz." Evrim Ağacı Haberler > Biyonik Göz Teknolojisinden Büyük Başarı - 2354 Biyonik Göz Mücizesi, Yıllar Sonra Yeniden Görmeye Başladı Roger Pontz çocukken yakalandığı bir göz hastalığı nedeniyle görme engelliydi. Biyonik göz sayesinde yıllar sonra ilk kez yeniden görmeye başladı. Yeniden görmeye başlayan Pontz bunun bir mucize olduğunu düşünüyor. Biyonik göz sayesinde hasarlı gözler ışığı yeniden görüntüye çevirebiliyor. Retinanın üstüne yerleştirilen elektronik implantlar , gözlük, kamera ve video işleme ünitesiyle birlikte çalışarak görüşü sağlıyor. Kamera tarafından alınan görüntüden gelen sinyal dönüştürülerek, retinada kalan sağlam hücrelere aktarılarak, optik sinir boyunca ilerliyor ve sonunda gözün tekrar görmesini sağlıyor. Pontz yapay retina nakledilen dört Amerikalıdan biri. Pontz biyonik göz sayesinde kedisini, torununu ve karısı Terri’yi görebiliyor. Terri kocasını üniversiteye kontroller için 300 kilometre uzağa arabayla götürmek zorunda kalsa da bu uzun yolculuk onu oldukça mutlu ediyor. Pontz, “Yeniden görmek neye değer? Bu her şeye değer ” Kaynak Önceleri yalnızca bilim kurgu filmlerinde ve oyunlarda gördüğümüz biyonik insanlar yakında gerçek hayatta da karşımıza çıkacak gibi görünüyor. İngiltere’de yaşlı bir adama nakledilen biyonik göz, gelecekte biyonik parça nakillerinin daha yaygın hale gelebileceğiyle ilgili umut bağlı görme bozuklukları yaşayan 80 yaşındaki İngiliz Ray Flynn, dünyanın ilk biyonik göz nakli yapılan kişisi olarak tarihe geçti. Daha önce alışveriş yaparken şifresini girmekte bile zorluk yaşayan ve bahçedeki bitkileri birbirinden ayırt edemeyen Flynn için hayat oldukça zorlu bir hale gelmişti. Bunun sonucunda soluğu Manchester Royal göz hastanesinde alan yaşlı adam, uzmanların uzun süredir üzerinde çalışmalar yaptığı biyonik göz Argus IInin ilk kez gerçekten bir insan üzerinde kullanılmasına olanak sağladı. Kamerası aracılığıyla aldığı görüntüleri küçük elektrik dalgaları halinde retinaya nakledilen elektrotlara gönderilen Argus II ile bu bilgiler beyne aktarılıyor ve böylece hastanın görmesi kameradan alındığından ötürü kişinin gözleri kapatılsa bile görmeye devam edebiliyor. Ameliyattan 2 hafta sonra bir dizi testten geçirilen ve gösterilen öğeleri başarılı bir şekilde gören Flynn’ın ve bu tip bir rahatsızlıktan muzdarip diğer kişilerin görme yetisini tamamen kazanması mümkün değil. Ancak yine de görme konusunda ciddi sorunlar yaşayanlar için önemli bir gelişme olduğunu görmezden gelemeyiz. Tıp dünyası için heyecan verici olan yeniliğin gelecekte neler getireceği merakla bekleniyor. Ümran Özçelik 20 yıl sonra yeniden görebilecekBen çok çok acayip bir şeye tanık oldum. Akla ziyan bir şey! Düşündükçe “Allah, Allah nasıl oluyor da oluyor” dediğim bir 131 tane Türkiye’de... Dünya çapında bir göz uzmanı olan Profesör İoannis Pallikaris’in İstanbul’da gerçekleştirdiği bir göz önünde Ümran Özçelik’e yapıldı. Gözünün arkasına, cep telefonuna takılır gibi çip takıldı ve bir hafta sonra da 20 yıldır görmeyen Ümran Özçelik yine benim gözümün önünde o çip sayesinde ilk ışığı gördü...Üç aylık eşleştirmeler sonucunda, görme kabiliyeti daha da siyah-beyaz görecek...Benim gerçekten aklım buradan okuyun...Sizi tanıyabilir miyiz?- Tabii. Adım Dilek Ümran Öztürk. Ben Ümran’ı kullanıyorum. 71 doğumluyum. Koç burcuyum. Burcumun bütün özelliklerini taşıyorum...Nedir o özellikler?- Lider ruhluyum. İnatçıyım. Azimliyim. Eğlenceliyim. Ve yüzde 100 görme engelliyim! Gülüyor Bu, tabii Koç burcu özelliği değil!Ne zamandır görme engellisiniz?- Büyük kızım Gözde’yi 22 yaşında doğurdum. O zamanlar az da olsa görüyordum. Gözde iki yaşına geldiğinde tamamen gitti. Görme kaybı, Türk filmlerindeki gibi “küt” diye olmuyor. Zaman içinde hissettirmeden yavaş yavaş gerçekleşiyor! Bir gün bakıyorsunuz gözlerinin rengini göremiyorsunuz, sonra gözlerini, sonra burnunu, gittikçe her şey silikleşiyor, yok oluyor...Peki neden olurmuş?- Akraba evliliği. Annemle babam kardeş çocukları. Bizim oralarda mal dışarı gitmesin diye böyle bir adet var. Ama Allah’tan yeni nesil bu konuda daha dikkatli, artık akraba evliliğini tercih tam adı ne?- Retinitis Pigmentosa. Halk arasındaki deyişle tavuk hiç mi ışık yok yani?- Sadece geceyi gündüzü ayırt edecek kadar. Tavuk karası öngörülemiyor mu?- Öngörülüyor. İstanbul’da beni meşhur göz doktoru Papadopulos’a götürdüler. Muayene etti, teşhisi yok mu?- Hayır. Yavaşlatılabiliyor ama ilerlemesi durdurulamıyor. Ben Almanya’ya da gittim, orada lafı eveleyip, gevelemiyorlar, “40’ınızdan sonra kör olacaksınız” dediler. Eklediler “Çocuk doğurmayın! Gebelik, hastalık sürecini hızlandırabilir...”Siz, iki tane doğurdunuz... - Evet. Gerçi doğurabilir raporu’ alıp doğurdum. Dünyada çocuk sahibi olmaktan güzel ne var? Her türlü bedeli ödemeye hazır oluyor insan. Özge, 98 doğumlu. Onu hiç görmedim...23 yıldır evliyiz eşimi sadece dört sene görebildimEşinizle nasıl tanıştınız?- Eşimle, kuzenim arkadaş. Benim fotoğrafımı görmüş pek beğenmiş, “Tanıştırsana” demiş kuzenime, “Sana köfte ısmarlarım!” Bir köfteye gittim anlayacağınız! Tanıştık. Beğendik birbirimizi. Arkadaşlık teklif etti. Eşimle çok severek evlendim ben. 23 yıldır evliyiz. O zaman gözlük kullanıyordum, hastalığımı da biliyordum, eşime, “Benimle evlenmek istiyorsun ama kör olacağı haberin olsun” dedim. “Mahsuru yok. Gözünün görmesi önemli değil. Kalbin görsün yeter” nesinden etkilendiniz eşinizin?- Mütevazıdır, kibardır, dürüsttür, iyi kalplidir, çaktırmaz ama çok da romantiktir! Evlendiğimizden beri duygularımız hiç değişmedi, birbirimize pek düşkünüz. Bizim ailecek içimiz, dışımız bir. Neysek oyuz. Çocuklarımıza da öyle öğrettik... Eşinizi ne kadar görebildiniz?- 4-5 sene sadece. Eğer gözleriniz açılırsa, ona yeniden aşık olursunuz belki... - Yeniden âşık olma ihtimalim yok çünkü ben ona hala aşığım!AYDA YÜRÜMEK GİBİ BİR ŞEYSize de mucize gibi geliyor mu?- Gelmez mi? Geliyor tabii. Ayda yürümek gibi bir şey!Sizinle nasıl temasa geçtiler? - Daha önce burada katarakt ameliyatı olmuştum. Aradılar, “Böyle bir tedavi var, denemek ister misiniz?” dediler. “İsterim” dedim. Ameliyat üç saat sürecek, gözüm birkaç gün kapalı kalacakmış. Bu süreçten sonra makinayla uyum sağlanacak. Eşleşme sağlanır, vücut çipe adapte olursa sistemi açacaklar. Üç ay içinde de inşallah aşama aşama görmeye başlayacağım. Müthiş gerçekten! - Evet. Gözlüğü taktığım ve makineyi açtığım zaman, gözlüğün ortasına yerleştirilmiş kamera görüntüyü çipe ulaştırıyor. Çip elektrotlarla sinir uçlarını uyarıyor. Önce insanları bir kütle halinde göreceğim. Gözünün rengini, burnunun şeklini göremeyeceğim. Ama şimdilik. Teknoloji ilerledikçe neden olmasın? Bütün bunlar benim gibi 20 yıldır görmeyen biri için ne kadar büyük bir mutluluk anlatamam!Her şey yolunda gider ve görürseniz ilk ne yapmak istiyorsunuz?- Küçük kızımı, Özge’mi hiç görmedim ben. Onu görmek istiyorum!Gözümün arkasına çip yerleştireceklerPeki hiç mi tereddüt etmediniz?- Ettim etmesine ama hayat, korkakları sevmez. Kendime sorduğum soru şu oldu “Ne kaybederim ki?” Bir taraftan da inanılmaz heyecan verici. İnsanlık için de, benim için de önemli adımlar önünüze konan hedef nedir? - Her şey yolunda giderse, ilk etapta yavaş yavaş siyah beyaz görmeye başlayacağım. Algımla birleşeceği için de daha iyi sonuçlar elde edeceğiz. Gözlük, çip ve algı. Üçünün birbirine uyum sağlaması ve sabır lazım. Filmlerdeki gibi küt diye açılmayacak yani gözünüz? - Gülüyor Hayır, hiçbir şey filmlerdeki gibi olmuyor! Gözümün arkasına bir çip yerleştirecekler. O da elektrotlarla sinir uçlarına bağlanacak. Gözüme, özel bir gözlük takacağım. Onda da bir kamera olacak. İkisinin uyum sağlaması gerekiyor. Eğer işler yolunda giderse, hepsi birbirine bağlanıyor. Ve görüntüler siyah beyaz yani?- Cep telefonlarının gelişimini düşünün, o hesap! Gün geçtikçe de bu teknoloji de gelişecek belki günün birinde, görüntü renkli de olacak. İlk etapta siyah-beyaz göreceğimBu ameliyat için Kütahya’dan geldiniz...- Evet, koşarak hem de. 600 kişi arasından kriterlere uygun iki kişi seçilmiş, biri hissediyorsunuz?- Çok heyecanlıyım. Benden önce bu ameliyatı olan yok. Bu operasyon belki de yeni bir çığır açacak. Ben hayatım boyunca engelliler için farkındalık yaratmaya çalıştım. Üç yıl önce özürlü memurluk sınavına girdim, 42 yaşında devlet memuru oldum. Milletvekili aday adayı da oldum. Hep bir şeyler deniyorum. Engelliyim diye köşe yastığı olmayı kabul etmiyorum. Bugüne kadar engelimle barışık oldum ben. Zaten mesele, insanların zihinlerindeki engeli kaldırabilmek. Böyle bir ameliyat şansı bulmuşum, reddetmem mümkün mü? Yaşayan efsane İoannis Pallikaris Yaptığımız şey tam bir bilim kurguYaşayan en iyi cerrahlardan biri olarak kabul ediliyor. Tüm dünyada tanınan bir hekim. Adı, üniversitelere veriliyor. Geliştirdiği Lasik yöntemi’ literatüre geçti, bu yöntem sayesinde milyonlarca insanın hayat kalitesi arttı. Giritli. Çok renkli. Ve gerçek bir Türkiye âşığı. Yedi senedir danışmanlık verdiği hastanenin medikal direktörü oldu. Ümran Öztürk’e de ilk biyonik gözü o ve ekibi taktı. Bu operasyonu hepimizin anlayabileceği gibi anlatır mısınız?- Retina Pigmentosa, halk arasında Tavuk Karası diye bilinen genetik bir hastalık. Bu hastalar, 20 yaşlarına kadar görürler. Sonra 5 ile 10 yıl arasında görmelerini kaybederler. Çünkü retina ışığı algılama özelliğini kaybeder. Alıcı hücreler bozulur. Bozulduğu için de ışığı alıp, görme siniriyle beyne iletemezler...Peki siz n’apıyorsunuz?- Bu operasyonla, o ölü hücrelerin yerine bir çip koyuyoruz. O çip, bozulan fotoreseptörlerin işlevini görüyor. Üzerinde 60 tane elektrod var. Kameradaki her bir yer, bir elektrodu uyarıyor. Ve böylelikle o uyaran, bir ışık, bir gölge şeklinde algılanıyor. Bunların 60’ı birleştirildiğinde gölgeleri, şekilleri, kapıyı, pencereyi algılamak mümkün oluyor...Telefonun içine çip takıyorsun, telefon çalışıyor. Bunun gibi bir şey mi?- Aynen öyle!Bir bilim kurgu işlemi gibi de algılanabilir mi?- Doğal bir gözün içine siz doğal olmayan bir şey koyuyorsunuz ve ondan doğal fonksiyonun yapmasını bekliyorsunuz. O yüzden evet, tam da bilim kurgu! Görme algısını tekrar oluşturabilmek için biyonik bir şeyden yardım alıyoruzDünyada yaygın bir yöntem mi?- Henüz çok yeni. Sadece dokuz ülkede uygulanıyor. FTA dediğimiz bir ilacın ya da operasyonun uygulanabilmesi için onay alınan bir kurum var, işte bu da FTA’den onay almış tek biyonik göz operasyonu. Bir başka deyişle, göz içi implant...Türkiye’de ilkti öyle mi?- Evet. Dünyada bugüne kadar bu operasyondan 131 tane yapıldı, Ümran Hanım 132’nci vaka. Peki görüntü neden siyah-beyaz? - Çünkü renkli görmek için daha fazla elektrod gerekli. Hepsini oraya sığdırabilmek mümkün değil. Teknoloji ilerledikçe o küçük alana daha fazla şey sığabilecek, o zaman renkli görmek mümkün NEREN ENGELLİ?!Bir sürü insan benim görmediğime inanmıyor, “Sen numara yapıyorsun” diyordu. Neden biliyor musunuz? Çünkü kendine güveni olan engellilere çok alışık değil bu toplum. Hep aciz, hep zavallı olmamız gerekiyor ya... Bir keresinde otobüse bindim. Engelli kartımı gösterdim. “Senin neren engelli?” dedi şoför! Dilenci gibi dolaşmazsan engelli olamıyorsun ya! Bir kere de Sağlık Müdürlüğü’nü gittim, kibarca görevlinin karşısına oturdum ve “Engelli haklarını öğrenmek istiyorum” dedim. O kadar şaşırdı ki. “Siz engelli misiniz?” dedi, “Evet” dedim. “Engelli böyle olmaz” dedi. Haklarımı aramam hoşlarına gitmedi. Ben de “Bugüne kadar benim ihtiyacım yok, başkaları faydalansın diye düşünüyordum. Ama size inat, devletin bana verdiği bütün engelli haklarından sonuna kadar faydalanacağım” dedim. O günden beri faydalanıyorum. O yüzden bu ameliyat çok önemli. Görme engellilerin bağımsız yaşayabilmelerini sağlayabilmek için bir adım...Sevilmekten güzel bir şey var mı?Ne mutlu bana ki, Kütahya’da sevilen, sayılan biriyim. Herkes merakta. Herkes aradı. Hatta, engelli arkadaşlarım ziyaretime geldiler. Bu kadar çok sevilmekten daha güzel bir şey yok!Işığı gördüm, ötesi var mı?Ümran Hanım heyecandan ölüyoruz! Hadi anlatın... Ameliyat nasıl geçti? - Bomba gibi! Ben üç saat sürecek diye girdim, altı saat sürmüş! Doktorlarımız çok ince eleyip, sık dokumuşlar. Ben farkında değilim tabii, üç kere genel anestezi vermişler. Ertesi sabah, hiç ameliyat olmamışım gibi kalktım. Kızlarım ve eşim başımda. Duygusal anlar yaşadık tabii. Artık biyonik gözlü kadınım!Tek göz mü biyonik?- Gülüyor Evet! Bu operasyon, tek göze uygulanıyor. En uygun olana karar veriyorlar, ona çip takıyorlar...Eeee?-Eee’si, şimdi ameliyatın üzerinden bir hafta geçti, hastanedeki herkes bana Bayan Argus diyor! Demin de biliyorsunuz eşleşme gerçekleşti...Evet, bilim kurgu filminden bir sahne gibiydi. Bizim için çok heyecanlıydı, siz ne hissettiniz?- Benim için müthiş bir şeydi, ışığı gördüm daha ötesi var mı? Işığı görmek, ameliyatın başarılı olduğunu gösteriyor. Ama tabii çok çalışmamız gerekiyor... Siz demin tam olarak ne gördünüz, tanımlayabilir misiniz?- Kuvvetli bir flaş çakıyormuş gibi düşünün. Çeşitli yerlerden gelen ışık huzmeleri gördüm. Atari oyunu gibi... Uzay savaş gibi... Çocuklar gibi seviniyordum ışık gelince. Aynı şekilde bu ana tanıklık eden herkes de çok sevindi. Doktorlar ince ayar’ yapıyorlar, bu çalışma üç ay kadar devam edecek. Benim her şeyi net göreceğim diye bir beklentim yok. Öyle bir vaatte de bulunmadılar zaten. Ama ne kadar görebilirsem o kadar faydadır...Bir cihazın düğmesine basınca, insanın yeniden ışığa kavuşması bilim kurgu gibi değil mi?- Kesinlikle öyle! Ama teknoloji böyle bir şey. Her geçen gün de gelişiyor. Bu ameliyatlar da daha için bir milat20 yıldır görmemiş biri için bu sözünü ettiğiniz şeyler bu ne anlama geliyor?- Mucize! Rüya! Bakın, başka insanlara bağımlı yaşamak zor. O yüzden hayat kalitem yüzde 1 bile artsa, benim için muhteşem bir gelişme! Ki bugün ışığı görünce anladım ki çok daha fazlası olacak... Sizin durumunuzda olanlara bu ameliyatı tavsiye eder misiniz?- Kesinlikle! Bir baston bile hayat kalitemizi yükseltiyor. Bu ise teknoloji harikası bir şey. Bugün benim için bir milat. Benim için, etrafım için, çocuklarım için, eşim için... Aslında Türkiye için bir milat. Ben insanlara umut olacağıma inanıyorum. Daha çok çalışacağım, daha iyi sonuçlar için uğraşacağım...Yeniden görmeye başlarsanız, öncelikle küçük kızınızı görmek isteyeceğinizi ya, büyüğü alınmaz mı?-Yok canım. İkisi de benim için birbirinden değerli. Ama büyüğünü bir buçuk yaşına kadar olsa da gördüm. Çok tatlı bir suratı vardı, “Maymunum” diye severdim onu. Ve “Marulum.” Küçük kızım Özge’yi ise hiç göremedim. Şöyle doyasıya bakmak istiyorum ona...Kendimi 6 milyon dolarlık adam gibi hissediyorumŞimdi nasıl hissediyorsunuz?- Sürekli kızlarıma ve eşime sarılmak istiyorum. Eskiden 6 Milyon Dolarlık Adam’ vardı, onun gibi bir şey oldum ben diyorum, kendimle dalga da geçiyorum. Bunun adı biyonik göz ya, o gözlük hep gözünüzde mi olacak?- 24 saat takamam tabii. Ama normal gözlük takıyor insanlar, bu da benim için öyle olacak, bu gözlüğü taktıkça yaşam kalitem artacak. Toplum içinde insanlar garipseyebilir, “Aaa kadına bak ne tuhaf bir gözlük takmış” diyebilir, gerçi ben aldırmam öyle şeylere, belki yeni bir moda yaratırım ne dersiniz?Engelliler açısından sınıfta kalmış bir ülkeyizTürkiye’de engelli sayısı yüzde 10. Her yüz kişiden 10’u engelli. Eskiden, “Ölsün de kurtulalım!” diyorlardı, şimdi devlet maaş bağladı ya, parasını almak için bakıyorlar. Öyle bir zihniyet var. Engellilerine sahip çıkmak açısından, sınıfta kalmış bir ülkeyiz. O yüzden de bu konudaki farkındalığı arttırmak gerekiyor. Bakın ben bile korkuyorum dışarı çıkmaya, çünkü ummadığım yerde çukurlar var. Kılavuz yollar yaptılar ama sadece şehrin merkezlerine. İyi ama biz orada yaşamıyoruz ki...

biyonik göz nedir ve kim buldu