Boşanmada mal paylaşımı yapılırken öncelikle her eş kendi kişisel mallarını geri alır, yani bu mallar paylaşıma dahil edilmez. Soru 6 :Miras kalan mallar tasfiyeye dahil edilir mi ? Cevap : 4721 sayılı TMK m.220/2 gereğince bir eşin miras ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı
Örneğin miras ile alınan para üzerinden satın alınan bir araç, kişiye aittir. Boşanma sonrasında bu malın paylaştırılması gibi bir durum yoktur. Boşanmada mal paylaşımı soruları çerçevesinde dile getirilen bir diğer durum ise evlilik öncesinde edinilmiş olan mallardır. Kanun 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Boşanmada Mal Paylaşımı: Miras Kalan Mallar Mal Paylaşımına Dahil Edilir Mi? Bu soru boşanmada mal paylaşımına ilişkin halk arasında en çok merak edilen ve cevabı yanlış bilinen sorulardan bir tanesidir. Bahsettiğimiz gibi boşanmada mal paylaşımı durumunda tarafların kişisel malları bu mal paylaşımına dahil edilmez.
Ancak, çoğu zaman kendisine miras yolu ile mal varlığı intikal eden eş, boşanırken miras kalan mal varlığını geri alabileceğini bilmediği için talep etmiyor.
Boşanma halinde malların paylaşımı eşler arasında büyük sorunlara sebep olmaktadır. Böyle bir sorunda öncelikle tarafların tabi olduğu mal rejimi önem kazanmaktadır. Mal rejimleri eski ve yeni medeni kanuna göre de farklılık göstermektedir. 01.01.2002 tarihinden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin (TKM
Malpaylaşımı hukukumuzda nasıl düzenlenmiştir? Edinilmiş mallara katılma rejiminin başlama anı, eşler mal rejimi sözleşmesi ile başka bir mal rejimi belirlenmemiş ise evlenme anıdır. Edinilmiş mallara katılma rejimi, edinilmiş mallar ile eşlerden her birinin kişisel mallarını kapsar.
icy7C. Evlilik birliğinin sona ermesiyle birlikte evlilik birliği süresince edinilen malların mal paylaşım davasıboşanmada tasfiye davası açılarak paylaşımı gerçekleştirilir. Bu malların paylaşımı da edinilmiş mallar ve kişisel mallar ayrımı yapılarak gerçekleştirilir. Aile Mahkemesi Hakimi, öncelikli olarak tarafların edinilmiş mallarını ve kişisel mallarını ayırt eder ve malların paylaşımını bu şekilde gerçekleştirilir. Edinilmiş Malların neler olduğuna ve edinilmiş mallara katılma rejimine dair açıklamalarımızı tıklayarak okuyabilirsiniz Edinilmiş Mallar ve Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi. Boşanmada Kişisel Mal Nedir ? Türk Medeni Kanunu’nun 220. maddesi ve 221. maddesi kişisel malları düzenlemiş olup kişisel malları iki kategoriye ayırmıştır Kanuna Göre Kişisel Mallar ve Sözleşmeye Göre Kişisel Mallar. Türk Medeni Kanunu’nun 220. Maddesine Kişisel Mallar şu şekilde tasnife tabi tutulmuştur A- Kanuna Göre Kişisel Mallar 1- Eşlerden birinin yalnızca kişisel kullanımına yarayan eşya, 2- Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri, 3- Manevi tazminat alacakları, 4- Kişisel mallar yerine geçen değerler B- Sözleşmeye Göre Kişisel Mallar Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle, bir mesleğin icrası veya işletmenin faaliyeti sebebiyle doğan edinilmiş mallara dahil olması gereken malvarlığı değerlerinin kişisel mal sayılacağını kabul edebilirler. Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mallara dahil olmayacağını da kararlaştırabilirler. Kanuna Göre Kişisel Mallar 1- Eşlerden Birinin Yalnızca Kişisel Kullanımına Yarayan Eşya Kişisel mal kategorisine dahil edilen kişisel eşyalar, kişinin şahsi kullanımına özgülediği mallar olarak nitelendirilebilir. Nitekim kişinin şahsi kullanıma özgülediği giyim eşyaları, saat, mücevher vb. mallar kişisel mal kabul edilmektedir. Yine cep telefonu, bilgisayar, makyaj malzemeleri de kişisel kullanıma yarayan eşyalardır ve kişisel mal kabul edilecektir. 2- Mal Rejiminin Başlangıcında Eşe Ait Olan Eşya Türk Medeni Kanunun yürürlüğe girdiği tarih olan tarihinden önce eşlerin sahip oldukları her türlü mal varlığı kişisel mal kabul edilmektedir. Şayet eşlerden birisinin TMK’ nın yürürlüğe girmeden önce edindiği mal varlığı değerleri var ise bu malvarlıkları kişisel mal kabul edilmektedir. Elde edilen bu malların bir kazanım ile mi elde edildiği, miras yoluyla mı intikal edildiği önemsizdir. Ne şekilde edinilmiş olursa olsun TMK’ nın yürürlüğe girdiği tarih olan tarihinden önce sahip olunan mal varlığı değerleri kişisel mal kabul edilir. Nitekim Yargıtay da vermiş olduğu kararlarda edinilmiş mallara katılma rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan mal varlığı değerleri o eşin kişisel malıdır diyerek sıkça vurgu yapmaktadır. 3- Miras Yoluyla Elde Edilen Eşya Türk Medeni Kanunun 220. maddesi gereği eşlerin miras yoluyla elde ettikleri eşyalar kişisel mal kabul edilmektedir. TMK’nın yürürlüğe girmesiyle birlikte yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi kabul edilmiş ve bu rejim süresince miras yoluyla elde edilecek eşyalar malların paylaşımı davasında paylaşıma tabi tutulmamıştır. Nitekim miras yoluyla kazanımı gerçekleştirilen eşyada diğer eşin herhangi bir payı yoktur. Bu nedenle malların paylaşımına tabi tutulmayacak, kişisel mal kabul edilecektir. 4- Karşılıksız Kazanma Yoluyla Elde Edilen Eşya Eşlerden birinin karşılıksız kazanım yoluyla elde ettiği eşyalar kişisel mal kabul edilir ve paylaşıma tabi tutulmaz. Karşılıksız kazanım yoluyla elde edilen eşyalara örnek vermek gerekirse Kişilerin şans oyunlarından elde ettiği kazanımlar Eşlerden birisi milli piyango, iddia, sayısal loto, süper loto, basmaç, arası gibi şans oyunlarında gelir elde edebilir. Buradan elde edilen kazanımlar karşılıksız kazanım olarak kabul edilir ve kişisel mal kategorisindedir. Nitekim buradan elde edilen gelirlerle taşınır veya taşınmaz elde edilebilir. Böyle bir kazanım halinde de kişisel mallardan elde edilen gelirler yine kişisel mal kabul edilecek ve tasfiyeye tabi tutulmayacaktır. Kişilerin şansa dayalı yarışmalardan elde ettiği kazanımlar Eşlerden birisi günümüzde de yaygın olan şans yarışmalarına katılmış ve başarı elde ederek bir değer kazanabilir. Nitekim bugün TV’lerde sıkça karşılaşılan kutu açma yarışmaları tamamen şansa dayalı olup gelir getirdiği için kişisel mal kabul edilecektir. Oysa bilgi yarışmalarında veya emeğe dayalı yarışmalarda elde edilen kazanımlar edinilmiş mal kabul edilmektedir ve paylaşıma tabi olmaktadır. Burada kanun koyucunun bakış açısı elde edilen paranın bir emek ile mi elde edildiği yoksa şansa dayalı mı elde edildiğidir. 5- Manevi Tazminat Kazanımları Eşlerden birisinin evlilik birliği süresince elde etmiş oldukları manevi tazminatlar o eşin kişisel malı kabul edilir. Nitekim manevi tazminat tamamen eşin kendisi ile alakalı olup diğer eşin burada herhangi bir katkısı söz konusu değildir. Hukukumuzda şartları oluştuğu takdirde manevi açıdan yıpranan ve telafi edilemeyen kişilere verilen maddi değerler manevi tazminat olarak adlandırılmaktadır. Hal böyleyken kişisel bir yıpranmadan ötürü edinilen değer edinilmiş mal kabul edilmeyecek, kişisel mal sayılacaktır. 6- Kişisel Mal Yerine Geçen Değerler Yukarıda da bahsettiğimiz üzere kişisel mal olarak kabul edilen bir eşya nitelik değiştirebilir ve o mal ile başkaca bir mal elde edilebilir. Böyle bir durumda da kişisel mal yerine geçen mal da kişisel mal kabul edilir. Nitekim kişisel mal kabul edilen taşınmazı Arsa, bağ, bahçe, daire olan eş bu taşınmazı satıp başkaca bir taşınmaz alabilir. Böyle bir durum yine kişisel malın yerine geçen değer de kişisel mal kabul edilir görüşünden hareketle yeni alınan taşınmaz da kişisel mal kabul edilecektir. Bu hususu daha detaylı incelemek gerekirse Kişisel Mal ile Edinilen Eşyaların Durumu Türk Medeni Kanunu’nun 220. Maddesine göre kişisel mal yerine geçen değerler de kişisel mal kabul edilmektedir. Yukarıda da izah ettiğimiz üzere kişisel malın satılması ile elde edilen diğer bir mal da kişisel mal kabul edilecektir. Örneğin ; kişisel mal olarak kabul edilen bir dairenin satılması ile alınan yeni daire de kişisel mal kabul edilecektir. Yine kişisel mal kabul edilen bir arsanın tarlanın satılmasıyla alınan yeni bir tarla veya daire de kişisel mal kabul edilecektir. Peki kişisel malın yerine edinilen kişisel mal için eş, edinilmiş mallarından katkı yapar ise durum ne olacaktır ? Açıklamak gerekirse; kişisel mal elden çıkarılmış ve edinilmiş mallarla birleştirilerek yeni bir mal elde edilmiş ise burada katkı yapılan edinilmiş malın değeri tespit edilmeli ve yeni edinilen malın kişisel mal mı yoksa edinilmiş mal mı kabul edileceği sorunu çözülmelidir. Örnekle açıklamak gerekirse ; kişisel mal olan bir daire satılmış ve buradan elde edilen gelire eş, maaşı ile biriktirdiği parayı ekleyerek yeni bir daire alınmıştır. Burada edinilmiş mal ile yapılan katkı ile kişisel mal ile yapılan katkı oranlanacak ve malın hangi türe gireceği bu şekilde belirlenecektir. Şayet böyle bir durumda kişisel maldan yapılan katkı daha fazla ise yeni edinilen mal kişisel mal kabul edilecektir. Fakat yine de eklenen değer olan edinilmiş mal miktarınca değer tasfiyeye sokulacaktır. Uygulamada sıkça sorun haline gelen ve davaların uzamasına yol açan bu ve bunun gibi hadiseler Yüksek Mahkeme tarafından henüz yerleşik içtihat haline gelememiştir. Kişisel Malların Gelirleri Kişisel Mal Mıdır Edinilmiş Mal Mıdır? Kişisel malların gelirleri evlilik birliği içerisinde edinilmiş mal kabul edilecektir. Fakat eşler TMK gereği mal sözleşmesiyle kişisel malların gelirlerinin kişisel mal kabul edileceğini kararlaştırmış olabilirler. Böyle bir durumda da kişisel malların gelirleri kişisel mal kabul edilecek ve malların paylaşımı bu şekilde gerçekleştirilecektir. Medeni Kanun’un ilgili maddelerini buradan inceleyebilirsiniz.
Mirastan Mal Kaçırma Muris Muvazaası Miras hukuku hangi hukuk dalına aittir? Miras hukuku gerçek kişinin ölümü veya gaipliği halinde bu kişinin malvarlığının kimlere ve nasıl intikal edeceğini düzenleyen hukuk dalı olup, özel hukuk içerisinde Türk Medeni Kanun’un alt dallarındandır. Miras hukukunda zümre sistemi nedir? Zümre sistemi içerisinde üçüncü zümreye kadar olan akrabalar mirastan pay alabilmektedirler. Birinci zümre miras bırakanın alt soyu olarak belirlenmiştir yani miras bırakanın çocukları ve torunları birinci zümreyi oluşturmaktadır. İkinci zümreyi oluşturanlar ise miras bırakanın annesi, babası ve kardeşleri ile yeğenleridir. Üçüncü zümreyi oluşturanlar ise miras bırakanın büyükanneleri, büyükbabaları, amca, dayı, hala ve teyze gibi akrabalarıdır. Vasiyetnamenin olmaması halinde mal paylaşımı nasıl yapılır? Miras bırakanın vasiyetname bırakmaması durumunda mal paylaşımı eşinin sağ olup olmamasına göre değişiklik gösterecektir. Eğer ki ortada akdedilmiş bir mirasçı yok ise miras paylaşımı şu şekilde yapılacaktır; Eğer ki miras bırakanının eşi hayatta ise, sağ kalan eşi ile alt soy birlikte mirası paylaşır; Sağ kalan eş mirasın dörtte birini ¼ almayı hak eder, kalan pay ise çocuk ve torunlar arasında eşit olarak bölünür. Eğer ki sağ kalan eş, anne ve babası ile birlikte mirasçı olursa; Eş mirasın yarısını almaya hak kazanır, kalan kısım ise anne baba ve onların alt soyları arasında eşit olarak paylaştırılmaktadır. Miras hukukunda saklı pay nedir? Miras Hukuku’nda saklı pay, miras bırakanın mal varlığı üzerindeki tasarruf hakkını miras bırakanın ölümünden sonra kanunda sayılan saklı paylı mirasçılar lehine sınırlar ve miras bırakan ancak mirasçıların saklı pay hakkına dokunmamak kaydıyla malvarlığı üzerinde tasarruflarda bulunabilir. Miras bırakanın malvarlığı üzerindeki tasarruf hakkını aşarak saklı paylı mirasçıların bu paylarını ihlal etmesi durumunda, mirasçılar miras bırakanın ölümünden sonra tenkis davası açarak yapılan tasarrufun kendi saklı paylarını ihlal eden kısmının etkisizleştirilmesini sağlayabilirler. Miras bırakanın tüm akrabaları saklı paylı mirasçı olarak kabul edilebilir mi? Saklı paylı mirasçılar kimlerdir? Mirasçının altsoyu, karısı ve ebeveynleri dışındaki akrabaları yasal mirasçı olsalar dahi miras hukukunda saklı pay hakları yoktur. Miras bırakan; saklı paya sahip olan mirasçılar dışındaki mirasçılara kalacak olan miras payını satabilir, bağışlayabilir ya da bir başkasına bırakabilir. Saklı pay hakkına sahip olmayan mirasçıların bu konuda yapabileceği hiçbir şey yoktur. Kanuna göre kanunda sınırlı olarak sayılan saklı paylı mirasçılar bulunur. Miras bırakanın altsoyu çocukları, evlatlıkları, torunları, onların çocukları, Miras bırakanın anne – babası, Miras bırakanın eşi Miras bırakanın kardeşlerinin saklı payı bulunur mu? Miras bırakanın kardeşleri 2007’de yapılan değişiklik ile birlikte saklı paylı mirasçı olmaktan çıkarılmıştır. Kardeşlerin saklı payına ilişkin değişiklik yapılan 10 Mayıs 2007 tarihinden önce gerçekleşen ölümler açısından, bu tarihten sonraki bir tarihte açılan tenkis davasında kardeşlerin de saklı payı göz önüne alınacaktır. Saklı pay oranları nedir? Altsoyun Saklı Pay Hakkı Miras bırakanın altsoyu için yasal miras payının yarısı 1/2’si saklı pay olarak kabul edilir. Anne Ve Babanın Saklı Pay Hakları Ana ve babanın her biri için yasal miras payının dörtte biri 1/4’ü saklı pay olarak kabul edilir. Sağ Kalan Eşin Saklı Pay Hakkı Sağ kalan eş için altsoy ile birinci zümre birlikte veya ana ve/veya baba ile ikinci zümre birlikte mirasçı olması durumunda yasal miras payının tamamı 1/2’si saklı pay iken; tek başına veya üçüncü zümre ile birlikte mirasçı ise burada da yasal miras payının dörtte üçü 3/4’ü saklı pay olarak kabul edilir. Mirastan Mal Kaçırma Muris Muvazaası Miras bırakanın saklı paylı mirasçılarının miras hakkını ihlal etmesi halinde saklı paylı mirasçıların dava açma hakkı doğar mı? Miras bırakanın malvarlığı üzerindeki tasarruf hakkının sınırını aşıp saklı paylı mirasçıların bu paylarını ihlal etmesi durumunda, mirasçılar miras bırakanın ölümünden sonra tenkis davası açabilirler. Tenkis davası kural olarak saklı paylı mirasçıların ve istisna olarak da bu mirasçıların alacaklılarının, miras bırakanın tasarruf hakkının sınırını aşan kazandırmalarının bu aşan oranda etkisiz hale gelmesini dava yoluyla mahkemeden talep etmeleridir. Tenkis davası, miras bırakanın tasarruf hakkının sınırını aşıp saklı pay sahibi mirasçıların miras hakkına yaptığı ihlalin giderilmesi ve saklı paylı mirasçıların haklarına kavuşması için açılan bir davadır. Tenkis davası miras hukukuna ilişkin bir davadır ve ancak miras bırakanın ölümü halinde açılabilir. Tenkis davası, miras bırakanın bazı mirasçıların haklarını ihlal edecek şekilde mirastan mal kaçırma işlemlerine karşı açılan oldukça etkili bir hukuk davasıdır. Saklı paylı mirasçılar, miras bırakanın henüz sağ iken yaptığı ve saklı paylarını ihlal eden tasarruflara karşı miras bırakanın ölümünden önce tenkis davası açabilirler mi? Tenkis davası ancak miras bırakanın ölümü halinde açılabilir. Saklı paylı mirasçılar, miras bırakan sağken yapılan kazandırmanın saklı paylarını ihlal ettiği kesin dahi olsa ve eğer miras bırakanın ölümü bekleniyorsa saklı paylı mirasçıların hakları açısından ihlalin giderilmesi imkansız bile olsa yine de tenkis davası açamazlar ve paylarını korumak adına herhangi bir gerekçe ile ihtiyati tedbir talebinde bulunamazlar, sonuç olarak mirasçıların hakları miras bırakanın ölümüne bağlıdır. Dava açmayan saklı paylı mirasçı, dava açan ve lehine tenkis kararı alınmış diğer mirasçıya ilişkin karardan yararlanabilir mi? Davayı her saklı paylı mirasçı diğerlerinden bağımsız olarak açabilir. Burada miras bırakanın tasarruf hakkının sınırını ne kadar ihlal ettiği tüm saklı paylar değerlendirilerek hesaplanır ancak bulunacak tenkis edilebilir miktarın tamamı değil de sadece dava açan mirasçının saklı payı kadar tenkis edilebilir. Yani dava açmayan saklı paylı mirasçılar bu tenkis kararından yararlanamazlar. Tenkis davası kime karşı açılabilir? Tenkis davasında davalılar; miras bırakanın tasarruf oranını aşarak saklı paylara tecavüz ederek ve kanunen tenkise tabi tutulan kazandırmaların yapıldığı kişilerdir. Kural olarak tenkis davası kazandırma yapılan kişilere karşı açılabilir. Kötü niyetli üçüncü kişilere karşı tenkis davası açılır mı? Yargıtay istisna olarak kazandırma konusu malın üçüncü kişilere devredilmiş olması halinde tenkis davasının bu kişilere karşı da açılabileceğini kabul etmektedir. Burada miras bırakanın mirasçıların saklı pay haklarını gidermek amacıyla yaptığı tasarruftan sonra, bundan yararlanan kişinin miras bırakanın bilgi ve talimatı dışında sırf saklı pay sahibi mirasçıları bu haklardan yoksun bırakmak amacıyla durumu bilen üçüncü kişilere taşınmazları temlik etmesi halinde kötü niyetli bu kişilere karşı saklı pay sahibi bu mirasçılar tarafından tenkis davası açılabilir. Tenkis davasının üçüncü kişilere karşı açılabilmesi için, tenkis yükümlüsünün bu malı tenkisten kaçırmak için üçüncü kişiye devretmesi ve üçüncü kişinin bu amacı bilerek malı devralması gerekir. Tenkis davası hangi süre içinde açılmalıdır? Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarına tecavüz edildiğini öğrendikleri andan itibaren 1 yıl içinde açılmalıdır. Burada 1 bir yıllık süre mirasın açılmasından önce işlemez. Yani mirasçı yapılan tasarrufun saklı payına tecavüz ettiğini mirasın açılmasından önce öğrense bile süreler işlemez. Vasiyetnameler hakkında açılacak davalar vasiyetnamenin açıldığı tarihten ve diğer tasarruflar hakkında mirasın açılmasından itibaren 10 yıl geçmekle düşer. Aynı şekilde vasiyetnameler açısından da vasiyetname açılmadan bu süre işlemez. Bu süreler hak düşürücü süre niteliğinde olduğundan süre kaçırıldığında artık tenkis davası açılamayacaktır. Tenkis davası hangi mahkemeler görevlidir? Tenkis davasında görevli mahkemeler Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Mirasın reddedilmesi mümkün müdür? Mirasın reddi, kanuni veya atanmış mirasçının kendilerine geçmiş olan mirası kabul etmemek hususundaki irade beyanlarıdır. Reddi miras murisin ölümünden sonra kalan mirasın tamamının kanuni mirasçılar veya atanmış mirasçılar tarafından reddini ifade eder. Mirasa hak kazananlar mirası reddetmedikleri sürece kendi payları oranında pay almaya hak kazanırlar. Ayrıca muris tarafından bırakılan mirasın yani terekenin de tüm borçlarından payları doğrultusunda tüm kişisel mal varlıklarıyla birlikte sorumlu olurlar ancak miras reddedildiğinde tereke borçlarına ilişkin sorumluluk da ortadan kalkar. Mirasın reddi hangi süreler içerisinde yapılabilir ve bu süreler hangi andan itibaren başlar? Yasal veya atanmış mirasçı tarafından mirasın reddedildiği hususu 3 ay içerisinde murisin terekesinin açıldığı Sulh Hukuk Mahkemesine yazılı veya sözlü olarak bildirilmelidir, 3 aylık süre hak düşürücü süre olduğundan süre geçtiğinde artık mirasın reddi mümkün olmaz. Yasal mirasçılar için 3 aylık süre murisin ölümüyle başlar. Yasal mirasçılar kendilerine miras kaldığını murisin miras bırakanın ölümünden daha sonra öğrendiklerini ispat ederseler iseler, 3 aylık sürenin işlemeye başladığı an öğrenme anı olarak kabul edilir. Atanmış mirasçılarda ise 3 aylık reddi miras süresi mirasçı olduklarını öğrendikleri yani kendilerine tebliğ edildiği anda işlemeye başlar. Kanunda belirtilen bu süreler içerisinde reddi miras yapılmadığı halde miras kabul edilmiş sayılır. Mirastan mal kaçırma hangi şekilde gerçekleşir? Muris muvazaası uygulamada mirastan mal kaçırma adı ile de bilinir. Muris muvazaası; miras bırakacak bir kişinin, mirasa konu mallarından bazılarını mirasçılarının tamamından ya da bazılarından kaçırmak amacı güderek bir başkasına tapuda satmış gibi göstermesi olarak ifade edilebilir. Muris muvazaasının uygulamada sıkça görüldüğü şekli, satışmış gibi gösterilerek yapılan aldatıcı işlemlerdir, asında gerçekte var olan herhangi bir satış işlemi bulunmaz fakat tapuda satış varmış gibi gösterilen bir işlem mevcuttur. “Muvazaa kavramı, bir hukuki işlem ya da sözleşmede bulunan tarafların görünürde gerçekleştirdikleri işlemin ardında aslında bir başka hukuki sonuç konusunda anlaştıklarını ifade eder.” Mirastan mal kaçırma halinde hangi dava açılabilir? Tapu kayıtlarında eğer hatalı bir kayıt mevcut ise yani taşınmaz olması gereken kişi yerine bir başkası adına kayıt edilmiş ise yolsuz tescil gündeme gelir. Hatalı tapu kayıtları ile yolsuz tescil durumunun düzeltilmesi adına açılan davalara ise uygulamada tapu iptali ve tescil davası adı verilir. Muris muvazaası halinde yani mirastan mal kaçırmada, bu dava muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davası olarak açılır. Muris muvazaası sebebiyle tapu satışının iptal edilebilmesi için bu işlemin mal kaçırmak amacıyla yapıldığının açıkça ispatı gerekmektedir. Tapudaki satış işleminin aslında bir bağışlama olduğu, herhangi bir bedel ödemesinin bulunmadığı, bu işlemlerin kötü niyetle diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yapıldığının ispatlanması halinde yapılan muvazaalı satış işlemi iptal edilecektir. Muris muvazaası sebebiyle tapu iptali ve tescil davasını kimler açabilir ve bu dava kimlere karşı açılabilir? Muris muvazaasına dayalı olarak açılacak tapu iptali ve tescili davalarında dava açmakta hukuki yararı bulunan ve mirasçı sıfatına sahip olan kişiler yasal mirasçılar, atanmış mirasçılar, evlatlık ve altsoyu davacı olabilirler. Fakat mirası reddeden, miras hakkından feragat sözleşmesiyle vazgeçen ve mirastan çıkarılan kişiler bu davayı açamaz. Bu davalarda davalı taraf ise, taşınmazı miras bırakandan devralan kişi olur, bu kişi ölmüş ise bu dava ölenin mirasçılarına veya aynı taşınmazı kötü niyetli olarak devralan üçüncü kişilere karşı açılacaktır. Muris muvazaası sebebiyle tapu iptali ve tescil davası hangi süre içinde açılmalıdır? Muris muvazaasına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescili davası herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi değildir. Vasiyetnamenin iptali mümkün müdür ve vasiyetname iptali hangi sebeplerle dava konusu edilebilir? Vasiyetname vasiyet edenin tasarruf ehliyeti bulunmadığı sırada yapılmışsa, Vasiyetname yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucu yapılmışsa, Vasiyetnamenin içeriği, bağlandığı koşullar veya yükümlülükler hukuka ve ahlaka aykırı ise, Vasiyetname kanunda belirtilen şekil şartlarına aykırı yapılmış ise iptali istenebilir. Vasiyetnamenin iptali davası hangi sürelerde açılmalıdır? İptal davası açacak davacının ölüme bağlı tasarrufu, iptal sebebini, kendisinin hak sahibi olduğunu öğrenmeden itibaren 1 yıllık hak düşürücü olan ilk süredir. Bu 1 yıllık hak düşürücü süre vasiyetname usulüne göre açılıp ilgililerine okunmadan işlemeye başlamaz. İptal davası açma hakkı, vasiyetname açılma tarihi üzerinden iyi niyetli davalılara karşı 10 yıllık süre geçmekle düşer. İptal davası açma hakkı, vasiyetname açılma tarihi üzerinden kötü niyetli davalılara karşı 20 yıl geçmekle düşer. İzale-i Şüyu Ortaklığın Giderilmesi davası nedir ve hangi hallerde açılır? İzale-i şüyu, ortaklığın ya da paydaşlığın giderilmesi davasıdır. Taşınır veya taşınmaz bir malın mülkiyeti birden fazla kişiye ait olabilir ve bir mal üzerinde paylı veya elbirliğiyle mülkiyet söz konusuysa ortaklığın giderilmesi davası açılarak söz konusu mülkiyete son verilebilir. Ölüm olayı ile birlikte miras bırakanın malları üzerinde mirasçılar arasında kendiliğinden kurulan miras ortaklığı, elbirliği ile mülkiyet halinin en tipik örneğidir. Mirasçılar ölüme bağlı olarak miras bırakanın malvarlığı tereke unsurları üzerinde elbirliği halinde mülkiyete sahip oldukları için terekeye ait bütün haklar üzerinde ancak birlikte tasarruf edebilirler ve her mirasçının hakkı terekenin tamamına yaygındır. Dolayısıyla terekedeki mallara iştirak halinde malik olan her mirasçı, ortak sıfatıyla terekedeki taşınır ve taşınmaz malların aynen bölüştürülme yoluyla veya bu mümkün değilse satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini sulh mahkemesinden ortaklığın giderilmesi davası yoluyla isteyebilir. Bu mülkiyet tipinin sona erdirilmesi istemiyle açılan ortaklığın giderilmesi davalarına bütün ortakların katılmaları gerekmektedir. Bu sebeple, ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Ortaklığın giderilmesi davasında mal hangi şekillerde paylaştırılır? Ortaklığın giderilmesi, malın aynen bölüşülmesi veya pazarlık ya da artırmayla satılarak bedelinin bölüşülmesi biçimlerinde gerçekleştirilebilmektedir. Belirtilen paylaşma biçimlerinde anlaşma sağlanmadığı zaman, paydaşlardan birinin talebi üzerine hâkim tarafından malın aynen bölünerek paylaştırılmasına, fakat bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi halinde de eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirilmesine karar verilir. Diğer taraftan, paylı / ortak mülkiyete tabi malın bölünmesi malda önemli değer kaybına yol açmakta veya başkaca durum ve koşullar sebebiyle uygun görülmemekte ise, malın açık artırma ile satışına hükmolunur. Bütün paydaşların rızası ile anılan açık artırmanın sadece paydaşlar arasında yapılması mümkündür. Mirasçılıktan çıkarma hangi sebeplerle mümkün olur? Mirasçılıktan çıkarma, saklı paylı mirasçıyı mirastan uzaklaştırmayı sağlayan ölüme bağlı tasarruftur ve bu tasarrufla birlikte mirasçı hem miras hakkından hem de saklı payından yoksun bırakılmış olur. Mirasçılıktan çıkarma yalnızca vasiyetname veya miras sözleşmesi ile bazı sebeplere dayalı olarak yapılabilir. Mirasçılıktan çıkarma hangi sebeplerin varlığı halinde gerçekleştirilebilir? İlk sebep, mirasçının miras bırakana ya da yakınlarına karşı ağır bir suç işlemesidir. Bu suç yalnızca teşebbüs aşamasında kalmış olsa bile suça kalkışan mirasçı mirastan men edilebilir. Burada ağır bir suç işlenmesi ise kastedilen mirasçının miras bırakanı ağır bir şekilde zedeleyen ve ailevi hislerin yokluğunu gösteren bir eylemde bulunmasıdır. Diğer sebep, mirasçının miras bırakana veya ailesi üyelerine karşı aile hukukundan kaynaklanan görevlerini önemli ölçüde yerine getirmemesidir. Aile hukukundan doğan yükümlülüklerin ağır ihlalinin pek çok çeşidi vardır. Eşlerden birinin zina ile aralarında olması gereken sadakat bağına zarar vermesi mirastan çıkarma için geçerli bir sebeptir. Buna karşılık yalnızca kötü bir hayat sürmek mirastan çıkarma için yeterli değildir. Mirastan çıkarılmak istenen kişinin sürdüğü kötü hayat sebebi ile ailevi görevlerini ihlal etmesi gerekir. Örneğin, sürekli alkol alan bir babanın çocuklarının bakım ve geçimini ihlal etmesi durumunda çocukların babalarını mirastan men etmesi mümkündür. Mirasçı borç ödemeden aczi sebebiyle mirasçılıktan çıkarılabilir mi? Burada maksat, miras bırakanın saklı paylı mirasçısı olan alt soyunun çocuklarının borçlarını ödemekten aciz halinde bulunması sebebi ile o kişinin hakkı olan miras payının hemen alacaklılarının eline geçmesini önlemek ve bu suretle mirasçının alt soyunu çocuklarını yani miras bırakanın torunlarını korumaktır. Aciz sebebi ile mirasçılıktan çıkarmanın şartları şunlardır; Bu şekilde bir mirastan çıkarma hali yalnızca miras bırakanın çocukları için geçerlidir ve miras bırakanın diğer mirasçıları bu sebeple mirastan çıkarılamaz. Mirastan çıkarılacak mirasçının borçlarını ödemekten aciz olması ve bu durumun aciz belgesi ile tespit edilmiş olması gerekir. Mirastan çıkartılacak olan kişinin doğmuş veya doğacak çocukları bulunmalıdır, miras bırakanın ölümü anında çocuk en azından ana rahmine düşmüş olmalıdır. Diğer mirastan çıkarma türünde olduğu gibi burada da mirasçılıktan çıkarmak için vasiyetname yapılması gerekmektedir. Miras bırakan altsoyunu ancak saklı payın yarısı için mirastan çıkarabilir, diğer yarısını ise mirasçılıktan çıkarılan mirasçının doğmuş ya da doğacak çocuklarına vermek zorundadır. Stajyer Av. Derya MERİÇ Makale Yazarlığı İçin Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere asalhukukdanismanlik adresine gönderebilirler.
“37 yaşında bir kadınım. Eşimle 2008 yılında evlendik. Eşimle ilişkimiz yok durumunda… Boşanma davası açacağım ama tüm mal varlıklarımız eşimin üzerinde… Benim üzerimde ise sadece ailemden miras kalan bir daire var. Mal paylaşımı nasıl olacak?***Değerli okurum, boşanma davası sırasında eşler arasında çıkan en önemli sorunlardan birisi mal varlıklarının ne olacağı, kimin ne alacağıdır. Peki, eşleri yakından ilgilendiren edinilmiş mallara katılma rejimi nedir?A 1 Ocak 2002’den itibaren Farklı bir mal rejimi seçilmediyse tüm evli çiftler için uygulanacak yasal mal rejimi edinilmiş mallara katılma mal rejiminde, edinilmiş mallar ile kişisel malların hangileri olduğu büyük önem taşıyor. Tarafların hak ve alacaklarını belirlemek üzere tasfiyeye girecek olan mallar, edinilmiş mal tanımına giren mal varlıklarıdır.*Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mallara dahil olmayacağını da kararlaştırabilirlerB Edinilmiş mallar, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridirBir eşin edinilmiş malları şunlardır1. Çalışmasının karşılığı olan edinimler,2. Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler,3. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,4. Kişisel mallarının gelirleri,5. Edinilmiş malların yerine geçen Kişisel mallar tasfiyeye girmezAşağıda sayılanlar kişisel maldır1. Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya,2. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri,3. Manevî tazminat alacakları,4. Kişisel mallar yerine geçen Örnekler*Annenizden kalan bir daire kişisel maldır. Ama bu dairenin kira geliri edinilmiş maldır.*Kişilik haklarınıza saldırıdan dolayı aldığınız manevi tazminat kişisel maldır.*Annenizden kalan dairenin yerine aldığınız bir daire de kişisel mal olarak kabul edilir.*Milli piyangodan aldığınız bilete çıkan ikramiye kişisel maldır.*Evliliğin devamı süresince alınan bir dairenin veya arabanın kimin kazancıyla alındığı önemli değildir. Bu daire veya araba edinilmiş maldır.*Evlenmeden önce size ait olan bir evi evlendikten sonra satarak yerine başka bir ev alırsanız bu bir kişisel Kime ait olduğu kesin olmayan malların kime ait olduğunun kanıtlanması kime aittir?Bir malın kime ait olduğu belli değilse iddia eden taraf bunu kanıtlamakla yükümlüdür. Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul Mal rejimini ne zaman sona erer?1Mal rejimi, eşlerden birinin ölümüyle ölüm tarihinde,2Eşlerin başka bir mal rejimini kabulüyle, sözleşmenin yapıldığı tarihte,3Mahkeme tarafından evliliğin iptaline karar verilmesiyle dava tarihinde,4Mahkeme tarafından boşanma kararı verilmesiyle dava tarihinde,5Mahkeme tarafından mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hallerinde dava tarihinde sona Artık Değer Nedir?Artık değer, eklenmeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktardır. 231F Artık değere katılma nasıl olacak?Her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar. Alacaklar takas veya hayata kast nedeniyle boşanma hâlinde hâkim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir. Madde236***Mutluluk ve sağlık dileklerimle…Cengiz Hortoğluhttp//twitter
Boşanmaya karar veren kişilerin evlilik birliği içerisinde edindiği mallar ortaktır. Bu nedenle boşanma sonrasında ayrı bir mal paylaşımı davası ile edinilmiş malların bölüşülmesi sağlanabilir. Kural olarak boşanmanın kesinleşmesi gerekmektedir. Boşanma ile ayrı bir dava açılması hâlinde ise öncelikle boşanmanın kesinleşmesi, daha sonra mal paylaşımı davasına geçilmesi gerekmektedir. Medeni Kanun’da mal paylaşımı konusu ve önceki dönemi kapsıyor. Bu tarih öncesi ve sonrasında yapılan mal paylaşımı arasında bazı farklılıklar söz konusudur. Eski dönemde yapılan mal paylaşımına bakıldığında yürürlük tarihi öncesinde malların kayıtlı olduğu kişi, malların üzerinde tek başına hak sahibidir. Bu durum kanuni olarak mal ayrılığı rejiminin varlığını göstermekteydi. Günümüzde ise tarihinde çıkan yürürlük geçerli olup, mevcut mallar eşlere eşit olarak bölünür. Edinilmiş mallara katılma rejiminin ön görüldüğü bu kararda artık evlilik birliği içerisinde edinilen malların tamamı eşittir. Ortak noktaya bakıldığında ise evlilik öncesi edinilmiş mallar bu iki dönem için de geçerli değildir. Boşanma sonrası mal paylaşımına dâhil olmayan evlilik öncesi edinilmiş malların tek sahibi kişinin kendisidir. Mal paylaşımı davasında mutlaka belirsiz alacak davası şeklinde açılmalıdır. Boşanmada Mal Paylaşımı Nasıl Yapılır? Kesinleşen boşanma kararı sonrasında, taraflar mal paylaşımı davası açabilir. Mal paylaşımı davası için talep edilmesi gereken hususlar bulunmaktadır. Bunlar; katkı payı alacağı, katılma alacağı ve değer artış payı alacağıdır. Bu alacak türlerinden birini tercih ederek talepte bulunulabilir. Evliliğin şartlarına bakıldığında evlilik süresince eşler ortak olarak mal edinir. Malların paylaşımı da belirli usullere göre gerçekleştirilir. Mal paylaşımında kişisel yani özel eşyalar kişinin kendisi tarafından alınır. Kişisel mal olarak kabul edilen eşyaların ve malların sınırları çizilmiştir. Kişisel Eşyalar Nelerdir? Taraflardan birinin, miras olarak karşılıksız kazanma ile sahip olduğu mallar, manevi tazminat alacakları, kişisel kullanıma yönelik eşyalar, satış takas gibi değerler kişisel mallar olarak mal paylaşımına dâhil edilmez. Kalan eşyalar ise mal paylaşımına uygun olarak yarı yarıya paylaştırılır. Edinilmiş malların paylaşıldığı mal paylaşımında kişisel varlıklar sadece kişiye özeldir. Edinilmiş Mallar Nelerdir? Edinilmiş malların neler olduğu konusunda kafa karışıklığı yaşanmaması adına detaylı olarak bilgi verelim. Edinilmiş mal terimi içerisine çalışma karşılığı alınan edim, kişisel mal gelirleri, SGK ya da sosyal yardım ödemeleri, iş göremezlik nedeniyle kazanılan maddi tazminat, edinilmiş mal olarak kabul edilen değerler mal paylaşımına konudur. Burada dikkat edilmesi gereken husus ise kişisel malların kendisi değil gelirlerinin mal paylaşımına konu olmasıdır. Evlilik sözleşmesinde kişisel malların detaylı olarak belirlenmesi mümkündür. Mal rejimi sözleşmesi evlilik birliğinde yapıldığında aksi durumda kişinin haklarını koruyan bir sözleşme olur. Özellikle çalışmasından ve mesleğinden elde ettiği gelirin kişisel mal sayılması sonucunda daha sonra boşanma sırasında mal paylaşımına konu edilemez. Kişisel malın ispatı bu durumda önemlidir. Kişisel malın kime ait olduğunun iddiayı öne süren eş tarafından ispatı önemlidir. Mal rejimi sözleşmesinin bu konuda yararı bulunmaktadır. Kişisel malın ispatı olmaması hâlinde ise mallar edinilmiş olarak kabul edilir. Bunun yanı sıra kişisel mallar daha sonra edinilmiş mala dönüştürülebilir. O hâlde denkleştirme yapılması adil bir paylaşım adına önemlidir. Hak kayıplarının önüne geçilen denkleştirme talebi yapılması hâlinde durum tespiti yapılır. Kişisel Malların Denkleştirilmesi Eşler evlilik öncesinde sahip oldukları malları daha sonra yeni bir mal alabilmek adına satabilir. Elde edilen para kişisel maldan elde edilmiş bir değerdir. Bu para üzerine evlilikte elde edilmiş para birleştirilerek araç ya da yeni bir taşınmaz alınırsa, edinilmiş mal hâline gelir. Evlilik birliği sonlandıktan sonra yapılan mal paylaşımında kişisel mal varlığından elde ettiği bedel denkleştirilir. Bu yöntem ile kişisel varlıklar korunmuş olur. Boşanırken yaşanılan sorunlar arasında malların nasıl paylaştırılacağı önemlidir. Kişisel varlıkların evlilik birliğine dâhil edilmesi sonucunda edinilmiş mal hâline gelen değerler, kişilerin hakkıdır. Örnek vermek gerekirse; miras ya da tazminat yoluyla kazanılan para ile edinilmiş malların birleştirilerek yeni bir mal alınması sonrasında kişisel haklar varlığını korumaya devam eder. Evlilik süresi, kişisel mal varlığının ispatı gibi durumlarda kişisel mal varlığı olduğuna kanaat getirilir ve kişisel değerler mal paylaşımı olarak değerlendirilmez. Boşanmada Mal Paylaşımı Davası Ne zaman Açılır ? Boşanmada mal paylaşımına ilişkin davanın zaman aşımı süresi 10 yıldır. Bu zaman aşımı süresi geçtikten sonra ise mal paylaşımında bulunmak mümkün değildir. Kararın kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıl dava süresinin iyi değerlendirilmesi gerekir. Boşanmada Mal Paylaşımı Davası Açma Süresi ve Zaman Aşımı Zaman aşımının işlememesi adına genellikle boşanma davası ile birlikte mal paylaşımı davası açılır. Mal paylaşımında yetkili mahkeme davanın sonuçlanması için öncelikle boşanma davasının kesinleşmesini beklemek durumundadır. Açık olan dava ise bu yönüyle sorun yaşanmadan ve zaman aşımına uğramadan devam eder. Bazı çekişmeli boşanma davasının uzama nedenleri farklı olabiliyor. Bu süreler ise kişiler arasında mal paylaşımı davasının uzamasına ya da hak kayıplarına yol açıyor. Uygulamada da yer alan mal paylaşımı davasının açık olması, boşanma kesinleştiği an devreye girmek için hazır bir şekilde bekler. Zaman aşımı süresi her zaman boşanma kararının kesinleştiği tarih itibari ile devreye girer. Boşanmada Mal Paylaşımı Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme 4787 sayılı Aile Mahkemeleri’nde yetki ve görev usullerine ilişkin kanun 214. Madde’de açıkça belirtilmiştir. Boşanmada mal paylaşımı davası açılış yeri, nasıl açılması gerektiği, görevli mahkeme ve yetkili mahkemenin neresi olduğuna ilişkin tüm bilgiler ilgili kanunda belirtilmiştir. Görevli mahkeme olarak 4787 sayılı ilgili kanun gereği Aile Mahkemesi olarak belirlenmiştir. Boşanmak isteyen kişilerin, davalarını yerleşim yerlerinde bulunan Aile Mahkemesi’nde açmaları gerekir. Yetkili mahkeme ise eşlerin yerleşim yerine göre hangi ilde ve ilçede davanın açılması gerektiğini gösteren yerdir. Yetkili mahkemenin tespiti için eşlerin sağ olması önemlidir. Taraflardan bir kişinin ölümünden kaynaklı olarak mal rejimi ortadan kalkmış ise vefat eden eşin son yerleşim yerindeki mahkeme yetkilidir. Boşanma davasının görüşmesi ve kararın kesinleşmesi sonrası yetkili mahkeme, boşanma davasını karara bağlayan mahkemedir. Mal paylaşımına dair tüm tasfiye işlemleri de o mahkeme tarafından yapılır. Bu durumların olmaması hâlinde ise mal paylaşımı davası açan davalı kişinin yerleşim yerinde bulunan Aile Mahkemesi yetkili mahkeme olarak bilinmektedir. Anlaşmalı Boşanma Davasında Mal Paylaşımı Nasıl Yapılır? Anlaşmalı yani çekişmesiz boşanmalarda arada yer alan bir sözleşme ile eşler malları kendi iradeleri ile bölüşebilir. Anlaşmalı boşanmada mal paylaşımında serbest olarak tüm mallar hakkında tasarruf yetkisine sahiptir. Mallardan feragat edebilir, kişisel malları belirleyebilir, edinilmiş malları özgür bir şekilde belirleyebilir. Mal paylaşımı davası genellikle çekişmeli boşanma davalarında söz konusudur. Anlaşmalı boşanma davasında eşler arasında noterden, avukat aracılığı ile ya da kendi aralarında protokol düzenlenebilir. Ayrıntılı olarak belirlenen tüm detaylar ile birlikte kişisel mallar ve edinilmiş mallar belirlenir. Daha sonra ise taraflar istedikleri oranda anlaşabilir, kişisel mallarını diğer eşe verebilir. Anlaşmalı olarak karar verilen mallar için düzenlenen protokol geçerlidir. Boşanma sonrasında bu protokol kesin delildir, mal paylaşımı davası açıldığında resmi kanıt niteliğindedir ve tekrar dava konusu olmaz. Bu durumun yaşanmaması adına protokolde açıkça mal paylaşımı davasından feragat yazısı yazılır. Detay olarak ise tarafların edinilmiş mallar, değer artış payı ve mallara katılma rejimi ile ortaya çıkan katkı payına ilişkin haklarından feragat ettiğini muhakkak belirtmelidir. Boşanma protokolünde özellikle bulunan nafaka, maddi tazminat, manevi tazminat, eşya gibi alınan değerlerin yazılması ve sonuna başka bir talebinin olmadığı beyanı, talepten feragat anlamı taşımaz. Belirtilen haklardan feragat edildiğini ifade eden bu beyan sonucunda mal paylaşımı davası yine açılabilir. Mal paylaşımına ilişkin açıkça maddenin olmayışı sonucunda 10 yıl içerisinde mal paylaşımı davasının açılması mümkündür. Protokol konusunda tarafların karşısına 10 yıllık sürede çıkabilecek bu durum şaşırtıcı olabilir. Protokolün tüm haklardan feragat anlamını taşımadığı unutulmamalıdır. Boşanmanın Aldatma Sonucu Gerçekleşmesi. Zina Aldatma Nedeniyle Boşanmada Mal Paylaşımı Nasıl Yapılır? Mal Paylaşımı Boşanma sebepleri arasında olan ve Türk Medeni Kanunu’nun 161. Maddesi’nde özel olarak düzenlenen aldatma nedeniyle boşanma evliliğin temelden sarsıldığının ispatıdır. Aile Mahkemesi tarafından aldatma sonucu yapılan boşanmanın tespiti hâlinde mal paylaşımı usulü farklıdır. Aldatma nedeni ile evlilik birliğinin sona ermesi hâlinde, aldatan tarafın edinilmiş mallardan alacağı ortadan kaldırılabilir, katılma alacağı azaltılabilir. Kusurlu tarafın neden olduğu zararlara ek olarak değerlendirilen mal paylaşımında ağır kusurlu eşin haklarının tamamı ortadan kaldırılabilir. Eşler arasında oluşan boşanmanın nedeni aldatma da olsa edinilmiş mallara katkısı olan eşin alacağı ortadan kalkmaz. Aldatan tarafın sunduğu katkı güncel değerden hesaplanır. İstisnai olarak azaltmaya giderek, hakkaniyet doğrultusunda karar verilir. Eşlerden Birinin Vefatı ile Yapılan Mal Paylaşımı Eşlerin ölümü sonrasında sağ kalan eş için edinilmiş mallardan hak doğar. Mal paylaşımında özellikle mirasçılardan önce eşe ait mallardan katılma alacağı ödenmelidir. Sağ olan eşin evlilik birliği devam ederken diğer eşin vefat etmesi, kişisel malların ve edinilmiş malların ayrımı olmadan mirasçıların paylaşması anlamına gelir. Bu durumda adalet tam olarak sağlanamaz. Bu nedenle sağ kalan eşin öncelikle mirastan önce edinilmiş mallar üzerinde haklarını ve kişisel mallarını talep etmesi gerekir. Kalan tutar üzerinde sağ kalan eş ve diğer mirasçılar miras paylarını alırlar. Tereke borcu olarak gözüken katılma rejimine ilişkin olan alacaktan tüm mirasçılar sorumludur. Mirasın kabulü hâlinde ilk ödenecek bedel tereke borçlarıdır. Dolayısıyla mal paylaşımı davasında bulunan katılma payını tüm mirasçılara karşı ileri sürebilir. Kalan tutar ise belirlenen paylara göre paylaştırılır. Reddi miras yapan ya da mirastan men edilen kişilerin bu pay üzerinden alacak hakkı yoktur. Sağ kalan eş hem borçlu hem de alacaklı olmuştur. Mirasçıların alacağı miras payı içerisinde sağ kalan eşe ödenmesi gereken katılma alacağı vardır. Tüm mirasçıların sorumlu olduğu bu alacak mirasçılara verilecek paydan önce ödemesi yapılan alacaklar arasındadır. Daha önce yapılmış olan eşler arasında mal rejimi sözleşmesi var ise bu davada ileri sürülerek, kişisel mal olarak belirtilen tüm mallar miras payından ayrı tutulabilir. Evlilik sözleşmesi geçerli bir sözleşme olmakla birlikte, bu sözleşmenin yapıldığı süre, eşin ölüm tarihi, kişisel malların ispatı önemlidir. Evlilik Öncesinde Kredili Malların Paylaşımı Evli çiftler arasında evlilik öncesinde alınan kredili malların, evlilik birliği içerisinde ödenmiş olması akıllara malların nasıl paylaşılacağı sorusunu getiriyor. Evlilik öncesi olan malların ise mal paylaşımı uygulamasına ilişkin öncesi ve sonrası kişisel mallardan olması, mal paylaşımına konu edilemeyeceğini gösteriyor. Evlilik içerisinde ortak kazancın kredi ödemelerine gitmesi ise edinilmiş mallara dâhil ise paylaşımın söz konusu olması gerektiğine vurgu yapıyor. Evlilik öncesinde kişiler ev, arsa, araç, tarla, arazi gibi bazı taşınır taşınmaz mallar alabilmektedir. Hesaplama yöntemi ile mal paylaşımına dâhil edilen bu malların dâhil edilme koşulları bazı şekillerde olur. Bunlar; kredi ile ödenen kısmın mal paylaşımına dâhil edilmesidir. Anlaşılacağı üzere evlilik öncesi alınmak istenen mal için ödenen kısım kişisel mallara yönelik oluyor. Evlilik itibari ile ödenen tüm kredi borçları ise evlilik sonrasında olduğu için mal paylaşımına giriyor. Kredinin kimin tarafından ödenmiş olduğunun ise bir önemi yok. Evlilik içerisinde ödenen tüm paralar ve ödemeler ortak kazançtan giden bir tutar olarak değerlendirilmektedir. Varlığı azaltan bu ödemeler sonrasında hak edilmiş mallar eşler arasında eşit haklara sahip olunan malları gösteriyor. Evlilikte ödenmiş olan krediler alınan malın alış oranına yönelik hesaplanır. Alınan taşınır ya da taşınmaz malların boşanma tarihindeki piyasa değerine bakılır, bilirkişi tarafından raporla sunulur. Hesaplanan ve ödenen kredi oranı öncelikle alış tarihi üzerinden hesaplanır. Daha sonra ise güncel piyasa değerindeki evin değerine bakılarak dengeleme yapılır. Eşin alması gereken katılma alacağı ise bu oranlar ile hesaplanır. Boşanmanın kesinleşmesi sonucunda evin değeri güncel olarak hesaplanır. Hak kaybı olmaması adına evin alım tarihindeki değeri göz önünde bulundurulmaz. Oranları çıkarılarak, güncel alım olması hâlinde elde edilecek değer bulunmaya çalışılır. Boşanmada Ev Paylaşımı ve Boşanmada Araba Paylaşımı Boşanmada mal paylaşımı yapılırken evlilik süreci içerisinde alınan malların eşit paylaşılması uygun görülmüştür. Buna göre boşanmada araba paylaşımı durumu mal paylaşımı şartları ile aynıdır. Aynı şekilde boşanmada ev paylaşımı durumunda eğer ev evlilik süreci içerisinde alındıysa evin değeri belirlenir ve ev kaydı üzerinde olan eş karşı tarafa değerin yarısını öder. Boşanma Sırasında Satılan Malların Paylaşımı Evlilik süresince eşlerin malları arasında tasarrufta bulunma yetkisi bulunmaktadır. Boşanmanın kesinleşmesine kadar olan süreçte ise satılan mallar, paylaşıma dâhil edilir. Boşanma davası hangi tarihte açıldıysa o tarihte mal rejimine ilişkin tasfiye yapılır. Mal paylaşımına dâhil olan edinilmiş tüm mallar, mal paylaşımında göz önünde bulundurulur. Boşanma davası sonrası edinilen mallarda ise böyle bir paylaşım söz konusu değildir. Boşanma davası öncesinde edinilmiş ve üzerine kayıtlı olan taşınır ya da taşınmaz malların devredilerek mal paylaşımını olumsuz etkilemeye çalışması en fazla görülen durumdur. Malların satılması mal paylaşımından haklarının gittiği anlamına gelmez. Bu süreçte satılan tüm malların değeri hesaplanır ve tespit ile bilirkişi raporuna dâhil edilir. Eşin alacaklı konuma gelmesi ile birlikte mal paylaşımı gerçekleşir. Boşanmada borçlu eş tarafından alacaklar tahsil edilmezse, karşılıksız kazandırma uygulamasını dikkate alarak malı devir alan üçüncü şahıstan eksik alacaklarını talep etme hakkına sahiptir. Boşanma Davasının Açılması ile Malı Devralanların Sorumlulukları Devralan kişinin boşanma davası açıldıktan sonra herhangi bir malı devralması ile artık değer alacak hesabına ekleme yapılır. Türk Medeni Kanunu 229/2. Maddesi gereğince kazandırma anlamına giren devir hakkında ihbar yapılması hâlinde, devirden yararlanma yoluna giden kişiye yönelik olarak ileri sürüleceği belirtilmiştir. Bu davalarda katılma alacağı öncelikle diğer eş tarafından ödenmelidir. Devri alan ise malı devreden eş ile müteselsil sorumludur. Madde’de yer aldığı üzere, üçüncü kişinin aleyhine, alacakların eşten tahsil edilmemesi hâlinde alacak davası açılabileceği belirtilmiştir. Daha sonradan ise devir işlemlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği hususu araştırmaya konu olmaktadır. Eşler arasında mal paylaşımında katılma talebi, malın mülkiyetiyle ilişkili bir hak değildir. Dolayısıyla devri yapılan malın bedeli üzerinden bir katılma alacağı söz konusudur. Buradan anlaşılacağı üzere yapılan devir işleminin iptali gerekmemektedir. Aynı şekilde devir alan kişi davalı sıfatında olsa dahi katılma alacağından sorumlu değildir. Devir alan kişi ile birlikte devir yapan eşe dava açılması hâlinde ispat, devrin gerçekleştiğinin ispatı ile olur. Üçüncü kişiye yapılan kazandırma yoluyla devir tespiti belirlenerek alacaklar hesaplanır. Devreden davalı sadece eşin mal varlığının, alacaklı eşe ödenmesi adına yeterli olmaması hâlinde, eksik kısım için üçüncü kişiye gidilmesi mümkündür. Diğer bir anlatımla, borçlu olan eşin tüm mal varlığı alacağa yetiyorsa, üçüncü şahıs olan devralanın sorumlu tutulması kabul edilemez. Devir işleminde eşler birbirinden mal kaçırmak adına düşük bedel göstererek devir işlemi yapabilmektedir. Devrin ne niyetle yapılmış olması alacaklı eş için bir şey ifade etmez. Bu durumda gerek devreden eş gerekse devralan kişi bu zararı karşılamak zorundadır. Mal Rejimi Sözleşmesi Hakkında Evlilik anında ya da evlilik sonrasında yapılacak mal rejimi sözleşmesi ya da evlilik sözleşmesi, kişilerin kendilerine ait olan malları korumaya çalışmasıdır. Olası boşanma durumunda ise malların paylaşımı, kişisel malların ayrımı ve edinilmiş mallardaki hakları gösteren bu sözleşme ile sorun yaşanmamaktadır. Günümüzde ise artık düzenlemeler sonucunda edinilmiş mallara katılma rejimi söz konusudur. Hak kayıplarını önleyen bu yasa sonrası adil bir mal paylaşımı esas alınmıştır. Evlilik sözleşmesine gerek bırakmayan yeni düzenleme, resmi nikâh için imza atılmasından itibaren devreye girer. Artık edinilmiş, evlilik süresince edinilecek, kredi ile ödenen tüm mallar ve borçlar ortak olacaktır. Bu yasaya göre evlilik öncesi edinilmiş mallar kişisel mal varlığı olarak bilinmeye devam edecektir. Manevi tazminat ve miras gibi kazanılmış haklar da kişisel hak olduğu için mal paylaşımına konu olmuyor. Mevcut malların yarı yarıya paylaşımı ile hakkaniyetli bir paylaşım söz konusudur. Bu paylaşımın özel koşullarda ve oranlarda olması, kişisel malların ayrılması adına evlilik öncesi ve sonrasında evlilik sözleşmesi yapılması tarafların isteğine bağlıdır. Şirket Hisse Paylaşımı Eşler arasında mal paylaşımı sadece taşınır ya da taşınmazlar üzerinde olmaz. Şirket hisseleri de paylaşıma dâhildir. Hisselerin piyasa değerine bakılmalıdır. Güncel değer üzerinden hesaplanarak eşlerin katılma alacağı hesaplanır. Şirket hisselerinin paylaşımında, şirket türünün önemi olmaz. Tüm şirket hisselerini kapsayan bu alacak türü diğer eş tarafından mal paylaşımında verilmelidir. Şirket hisselerinin yılı öncesi olması hâlinde eski hükümler geçerli olacağından mal paylaşımına dâhil edilmez. Bunun nedeni o dönemki düzenlemeye göre hisselerin kişisel mal varlığı kabul edilmiş olmasından kaynaklıdır. tarihi sonrası edinilmiş hisseleri kapsamaktadır. Şirket hisseleri üzerinden edinilen gelir, kâr gibi diğer gelirler de hesaplanır ve katılma alacağına eklenir. Farklı bir örnek verilmek istenirse; tarihinden önce alınan hisseler kişisel mal varlığı olarak mal paylaşımında hesaplanmaz. Sonrasında elde edilen gelirler tarihinden sonrasını kapsıyorsa bu durumda elde edilen gelirin yarısını katılma alacağından tahsil edebilir. Eşler arasında yapılan evlilik sonrası, boşanma davasının açılması ve kabulü sonrası kesinleşmesi ile boşanırlar. Boşanma davasının açılış tarihi mal rejiminin sona erdiği tarihi kapsar. Sözleşme yapılarak farklı bir mal rejimi seçilmediyse, evlilik tarihinden mal rejiminin bittiği tarihe kadar geçen süreç edinilmiş malları gösteren süredir. Tasfiye yapılırken kişisel mallar ayrı tutulur. Tarih mal rejiminin olduğu tarihte gerçekleştiyse o hâlde üzerine kimin kayıtlıysa hak onundur çünkü kişisel mal olarak yasada yer almaktadır. Mal varlığı tasfiye edilirken her zaman güncel değer üzerinden hesaplama yapılmalıdır. Piyasa şartları ve güncel oranlar ile bilir kişi tarafından hesaplanan tüm mallar üzerinden alacaklar hesaplanır. Tarihlerine göre ise öncesi ve sonrası olarak ayrım yapılır. Mal varlığının aşaması, niteliği ve değerine göre incelenir. Tasfiye zamanındaki malların rayiç bedeli hesaplanır. Yargıtay tarafından belirlenen tasfiye tarihi ise karar tarihini göstermektedir. Mal varlığına konu malların karara en yakın dönemdeki piyasa değeri hesaplanır. öncesi olan bir şirket kişisel varlığa girdiğinden dolayı mal paylaşımına konu olmaz. Şirket gelirleri ise evlilik sonrası her zaman edinilmiş mal olarak değerlendirilir. Özellikle şirketten katılma alacağı almak için şirketin hangi tarihte evlilik öncesi kurulduğu tespiti önemlidir. Bu tarihe göre hangi mal paylaşımının kabul edildiği tespit edilir. Eski ve yeni düzenlemelerde yer alan mal paylaşımında, şirket kâr ettiyse eşin katılma alacağı bulunur. Şirket sahibi eş diğer eşe şirket gelirinden kâr etmesi hâlinde kâr payı vermek durumundadır. Eş daha önce bu gelirden kâr payı verdiğini ispatlarsa mal paylaşımında tekrar bu kâr payını alınamaz. Kâr payı tespiti yapılırken bu alınan payın yatırıma dönüştürülmüş olmasına dikkat edilmelidir. Kâr eğer şirkete yatırım olarak kullanıldı ise tüm gelirler ayrı bir hesaplama yöntemiyle hesaplanır. Kâr payı için eşe ödemenin yapılması ama yatırım vasfıyla tekrar şirkete kullanılması hâlinde, miktarın mal rejimi sonrası hangi reel değerde ise o değer üzerinden tasfiyesi yapılır. Evlilik İçinde Alınan Malları Boşanmada Mal Paylaşımı Dışında Tutmak İçin Ne Yapılmalı? Evlilik birliği içerisinde eşler tarafından edinilen mallar bulunmaktadır. Bu mallar tarafların hür iradesi ile paylaşılmaması uygulanabilir bir durumdur. Bunun için eşler arasında mal paylaşımına dair sözleşme yapılmalıdır. Evlilik öncesi ve sonrası için hangi malların mal paylaşımına dâhil edileceği konusunda detaylı olarak anlaşma yapılabilir. Mal ayrılığı rejimi de eski bir yöntem olup tercih edilebilen yöntemler arasındadır. Bu sözleşmeye göre edinilmiş mallar ve evlilik öncesi mallar kimin üzerine kayıtlı ise o kişinin olur. Diğer eş ise edinilmiş mallardan hak talep edemez. Mal Ayrılığı Sözleşmesi Nasıl Yapılır? Mal ayrılığı sözleşmesi malların boşanma sonrasında kimde kalacağını gösteren ön sözleşmedir. İki yöntem ile yapılabilen bu sözleşme kişilerin maddi haklarını koruyan bir sözleşmedir. Evlilik için nikâh memuruna dilekçe verilmesi ile eşlerin mal ayrılığı rejimi yaptıkları belirtilmelidir. Diğer bir husus ise noterde yapılan mal ayrılığı sözleşmesidir. Noterde yapılan sözleşme evliliğin istenilen döneminde yapılabilir. Belirli bir süreye ya da şarta bağlı değildir. Yapılan bu sözleşme ile boşanmada yaşanan uyuşmazlıkların önüne geçilir ve çekişmesiz olarak boşanma gerçekleşir. Mal ortaklığına ilişkin de bir madde konularak ortaklık oluşturabilirler. Mal rejimi sözleşmesinin diğer yararları arasında ise eşlerden birinin ölümü hâlinde mirasçıların paylarının belirlenmesi esnasında, eşin hakları korunmuş olur. Miras Kalan Mallar Boşanmada Mal Paylaşımına Dahil midir? Boşanmada hangi mallar paylaşılmaz sorusu sorulduğunda ilk olarak ’miras’’ konusu ortaya çıkar. Mal paylaşımında eşlere ait kişisel mallar paylaşıma konu olmaz. Türk Medeni Kanunu’na göre eşlerden birine kalan miras, diğer eşin kişisel malı olarak kabul edilir. Mülk olarak miras kalan malların daha sonra edinilen gelirleri edinilmiş mal olarak nitelendirilir. Dolayısıyla edinilmiş mallar üzerinde eşlerin katılma alacak hakkı bulunur. Örnek olarak vermek gerekirse; tereke olarak kalan bir tarlanın işlenmesi sonucu ya da kiraya verilmesi sonucu elde edilen gelirler edinilmiş maldır. Gayrimenkullerin kiralanarak gelir elde edilmesinde eşlerin hakları bulunmaktadır. Evlilik süresince tüm gelirlerin yarısından hak sahibi olan eşlerin alması gereken katılma alacağı bulunur. Bağışlanan Malların Kullanılması Evlilik süresince eşlerin birisine bağış yapılması hâlinde malın değeri itibari ile kişisel mal olarak bilinir. Bağışa konu olan mallardan diğer eş hak talep edemez. Boşanma durumunda ise bağışlanan ev, araba, arsa ya da tarla gibi mallardan elde edilen ek gelirlerden talep hakkı vardır. Bu gelirlerin ise yarısını talep edebilme hakkına sahiptir. Evlilik Öncesi Malların Satılması, Evlilik Birliğinde Yeni Mal Alımı Evlenmeden önce kişisel miras, çalışma ya da bağış nedeniyle mal kazanımları olabilir. Bu malların tasarruf yetkisi tamamen kişiye ait olup, gelirleri de kendisinindir. Kişisel varlıklar arasında olan bu mallar evlilik öncesinde satılabilir, evlilik sonrasında ise yeni bir mal alınarak evliliğe dâhil edilebilir. Bu durumda kişisel varlığını ekleyerek edindiği malları evlilik süresince edinilmiş mala dönüştürmek mal paylaşımının nasıl olması gerektiği sorusunu akıllara getirebilir. Evlilik öncesi malın satılarak mal alınması konusunda diğer eş hak talep edemez. Üzerine eklenen bir para veya mal var ise evlilik sonrasında eklenen kısım için hak talep edilebilir. Bu konuda eklenen değer üzerinden oluşan bir artık değer vardır, bu miktarın yarısına ise hak sahibi olunabilir. Maddi ve Manevi Tazminatta Mal Paylaşımı Kişilerin kendilerine bağlı devredilemez bazı hakları bulunur. Bu haklar kişiye sıkı sıkıya bağlıdır ve kimse hak talep edemez. Evlilik birliği içerisinde ya da evlilik öncesi açılan bazı davalar bulunur. İş kazası, hakaret, trafik kazası, sigorta gibi maddi manevi tazminat talepleri olabilir. Kişisel mal olarak kabul edilen manevi tazminatlar kesinlikle mal paylaşımına konu değildir. Bedensel bir zarara uğrayan ve bu anlamda maddi tazminat alan eşin aldığı tazminat bedeli boşanmada yarısı diğer eşine verilmek üzere edinilmiş mallara dâhil edilir. Evlilik Öncesi Malların Kira Gelirleri ve Mal Paylaşımı Malların mülkiyetinin edinilmiş mal statüsünde olması için öncelikle özel bir sözleşme olup olmadığı, evlilik öncesi ya da sonrasına ilişkin bazı tespitler gerektirir. Evlilik öncesi tüm mallar kişisel mal varlığı olup, bunun daha sonrasında elde edilen bir gelir hâline gelmesinde ise edinilmiş mal söz konusudur. Evlilik ile haneye giren mülkiyetlere ait kira gelirleri üzerinde eşler yarı yarıya hak sahibidir. Özel bir sözleşme ile bu gelirlerin tamamı tek bir eşe de ait olabilir. Bu, eşler arasındaki anlaşmaya bağlıdır. Malın Eş Tarafından Değer Kazanmasının Mal Paylaşımına Etkisi Eşler mallar üzerinde tasarruf edebilir. Satabilir, kiralayabilir, devredebilir, işleyebilir, tadilat ve onarım ile değerini artırabilir. Bunun yanı sıra gerçek değerinin çok altında bir yeri pazarlık usulü ile satın alarak daha fazla kâr elde edebilir. Bu durumda kâr ettiren eşin mal paylaşımında bu değer üzerinden yarı oranında hakkı doğar. Değer kazandırarak malın değerinin yükselmesi sonucu, güncel olarak katkı oranında kazanıma sahip olur. Eşlerden birisinin alım sırasında yaptığı katkı ile güncel taşınmazın değerinin artış oranına uygun katılma alacağına sahip olur. Örneğin evin değerinin TL olması durumunda o sırada verilen TL’lik katkı birkaç yıl sonra mal rejimi sona erdiğinde güncel bedeli TL ise üç katı artış göstermesini sağlamıştır. Bu nedenle katkısı aynı oranda TL olur ve bu katkıyı almaya hak kazanır. Ölene Kadar Bakma Sözleşmesi ve Mal Paylaşımı Ölene kadar bakma anlaşmaları genellikle karşılıklı hak, borç yükleyen sözleşmeler arasında yer alır. Şekle bağlı olan bu sözleşmeye 6098 sayılı TBK 611. Maddesi’nde yer verilmiştir. Bakım borçlusu ve bakım alacaklısı bulunan bu sözleşmede bazı şartlar bulunur. Bakım alacaklısına ölene kadar bakacağına, koruyup gözeteceğine ilişkin olarak, şarta uyulması hâlinde mal varlığını kendisine devredeceğine ilişkin bir sözleşmeyi ifade eder. Uygulamada sıklıkla karşılaşılan bu durum bazen karışıklığa yol açabiliyor. İki tarafa da borç yükleyen bu sözleşmede bakım borçlusu süreye tabidir. Sürekli olarak borç doğuran sözleşmeler arasında yer almaktadır. Eşlerden birinin ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile edindiği malların kişisel mal varlığı olduğu bilinmektedir. Sürekli edime tabi olan bu durumda bakım borçlusu, bakım alacaklısının yaşamını devam ettirdiği süreye kadar bakmakla yükümlüdür. Ancak tüm bu bakımın evlilik birliği içerisinde olması, boşanma sonrasında da devam edilmesinden sonra edinilmiş bir mal olması sonucunca, yapılması gereken evlilik birliği içerisinde bakılan süreye oranının belirlenmesidir. Belirlenen bu süre ile evlilik birliğinde geçen süreçte eşlerin katılma alacağı olduğu bilinmelidir. Bakım borçlusunun bakım yapacağı süre sözleşmede ölünceye kadar şeklinde bilinmez bir süreyi göstermektedir. Dolayısı ile eşler evlilik birliği içerisinde bakıma ve tüm ihtiyaçlara ortak katlanırlar. Eşlerin bu bakım üzerinde bazı hakları bulunur. Bir eşin annesinin bakımını üstlenmiş olması, diğer eşin kendi evinin içerisinde yaşam özgürlüğünü kısıtlaması anlamına gelir. Aynı zamanda karşılıklı fedakârlık söz konusudur. Tüm bunlar düşünüldüğünde bu maldan diğer eş boşandıktan sonra da hak talep edebilir. Mülkiyet Hakkı Talebi Eşlerden birisinin vefatı hâlinde mirasçılar tarafından mülkiyet hakkı talep edilebilir. Bu mülkiyet hakkından yararlanılması için aile konutu olması önceliklidir. Mal rejiminin vefat durumunda bitmesi sonucu diğer eşin katılma alacağının varlığı önemli bir unsurdur. Mahsup yapılacak olan katılma alacağı belirlenirken haklı sebep sunulması önemlidir. Haklı sebepler belirlenirken; eşlerin mesleği, yaşamı, mirası ve tapuda yer alan payları dikkate alınır. Aile konutu üzerinde hak iddia edilmesinde öncelikle tüm yasal koşullar oluşmalıdır. Eşin katılma alacağının yüksek olması ve karşılanmaması üzerine mahsup için gereken kısım mahkeme veznesine yatırılmalıdır. Daha sonra aile konutu üzerinde tapu iptali yapılması ve eş adına tescil edilmelidir. Mahkemede değer tespitleri yapıldığında öncelikle alanında uzman bilirkişilerden detaylı tespit istenmelidir. Raporda belirtilen tutarların baz alınması sonucu gerçek değerin hesaplaması yapılır. Aile konutu üzerinde yapılacak mahsup işlemi için değerin doğru hesaplanması önemlidir. Aksi hâlde hak kayıpları ortaya çıkabilir. Eşleri ölen kişilerin genellikle eşin ailesinin aile konutu olduğunu ileri sürerek evden çıkarma yoluna gitmesi sonucunda bu gibi durumlar yaşanabiliyor. Dava süresince aile konutu üzerinden edinilen bir tasarruf ve gelir olması hâlinde bu tutar taraflardan talep edilebilir. Taraflar ise ölen eşin yasal mirasçılarıdır. Diğer eş katılma alacağını terekeden tahsil ederken, aile konutundan zorla çıkarıldığı süreçte edinilen gelirleri de talep edebilir. Evlilik Sözleşmesi ile %50 Oranından Fazla Mal Paylaşımı Eşler evlenmeden önce nikâh memuru ya da noter huzurunda diledikleri gibi evlilik sözleşmesi yapabilirler. Evlilik sözleşmesi evlilik sonrasında da olur. Sadece nikâh memuruna dilekçe verilerek bildirilen mal rejimi evlilik sırasında olur. Evlilik sözleşmesinde taraflar diledikleri mallardan feragat edebilirler. Bunun için kişilerin akıl sağlığının yerinde olması yeterlidir. Kişilerin yaptıkları sözleşme itibari ile kişisel mal varlıklarını ayırmaları, edinilmiş malların %50’den daha fazlasını hatta tamamını verme hakkına sahiptir. Evlilik içerisinde kişiler kira bedelleri üzerinde tasarruf hakkına sahiptir. Kişilerin istediği eşe kira gelirlerinin belirli oranını ya da tamamını verme hakkı bulunur. Boşanmada Mal Kaçırma ve Mal Paylaşımı Boşanma sırasında en fazla karşılaşılan durumlar arasında eşlerin birbirinden mal kaçırması bulunur. Bu yöntem sağlıklı bir yöntem olmamakla birlikte, satılan malların yakınlara ya da üçüncü şahıslara devredilmesi malın bedelinin ödenmeyeceği anlamını taşımaz. Bunun nedeni mal paylaşımının mülkiyete yönelik olmamasıdır. Satılan malların değeri güncel olarak hesaplanacağından işlemin iptal edilmesi gerek görülmez. Boşanmanın kesinleşmesi ile tüm satılan kayıtlı mallardan üçüncü kişiler sorumlu olur. Sorumluluğun devreye girmesi ise öncelikle eşten talep edilen mal paylaşımında yer alan malların, katılma alacağını karşılamaması durumunda devralana başvurulur. Boşanmada Mal Kaçırma Nasıl Engellenir? Mal kaçırmanın önüne geçmenin önemli bir yolu Aile Mahkemesi tarafından verilen ihtiyati tedbir kararıdır. Bu yönüyle söz konusu karar en kesin işlemler arasındadır. Aile konutlarında ise taşınmazın kimin adına kayıtlı olduğu önemli değildir. Burada tapu kaydına aile konutu şerhi koyulur. Eşlerin rızası olmadan satılamayan bu tapular diğer eş tarafından boşanma sırasında satılamaz, devredilemez. Tapu şerhine aile konutu ibaresi her zaman konulabilir. Yazar Anıl Can Soysüren Bu yazıyı okuyanlar bunlarıda okudu
Boşanmada mal paylaşımı gerçekleşebilmesi için önce evlilik birliğinin mahkeme kararı ile sona ermesi gerekmektedir. Mal paylaşımı davası, boşanma davası devam ederken açılırsa mahkeme, boşanma davasını bekletici mesele olarak kabul edecektir. Boşanma davası kararı kesinleşmeden mal paylaşımı davası görülmeyecektir. Bu sebeple boşanmada mal paylaşımı yapılır dememiz mümkün değildir. Boşanmada mal paylaşımı 2020, kural olarak evlilik birliği içinde edinilmiş malların eşit bir şekilde paylaştırılması esasına dayanacaktır. Ancak bu durumun istisnasını evlilik sözleşmesi ve mal ayrılığı rejimi oluşturmaktadır. Eşlerin tabi oldukları yasal rejim doğrultusunda boşanmada mal paylaşımı gerçekleştirilecektir. Ayrıca boşanma nedenlerine bağlı olarak da mal paylaşımı konusunda farklılık mevcut olabilecektir. Boşanmada Mal Paylaşımı 2020 Nasıl Yapılır? Boşanmada mal paylaşımı yapılamayacağını daha önce belirtmiştik. Mal paylaşımı davası, boşanma davası ile birlikte açılmamalıdır. Aksi halde, mal paylaşımı davasına bakan hakim, boşanma davasını bekletici mesele olarak kabul edecektir. Boşanma davası kararının kesinleşmesinden sonra zamanaşımı süresi içinde mal paylaşımı davası açılmalıdır. Mal paylaşımı davası açısından şunu belirtmemizde fayda var Uygulanacak yasal mal rejimi ne olursa olsun evlenmeden önce alınan mallar kimin üzerine kayıtlıysa o kimsenin kişisel malı sayılır. EVLENMEDEN ÖNCE EDİNİLEN MALLARIN BOŞANMADA MAL PAYLAŞIMINA KONU EDİLMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR. Kişisel malların mal paylaşım davasıyla talep edilmesi mümkün değildir. Bu sebeple taraflar kendi kişisel mallarını aldıktan sonra mal paylaşımı yapılır. Kişisel mallar ise şunlardır Eşlerin yalnız kişisel kullanımına sahip oldukları mallar kıyafet, takı, elektronik aletler vs. Miras yoluyla elde edilen mallar Manevi tazminat alacakları Evlilikten önce edinilen mallar Karşılıksız kazandırma ile sahip olunan mallar Diğer kişisel değerler Kişisel mallar çıkarıldıktan sonra geriye kalan ve evlilik birliği içerisinde edinilmiş olan mallar ise mal paylaşımı davasına konu olacaktır. Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi Nedir? Boşanmada mal paylaşımı nasıl yapılır? Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki evlilik sözleşmesi ile eşler, nelerin kişisel mal nelerin edinilmiş mal sayılacağı konusunda karar verebilirler. Ancak eğer eşler arasında evlilik sözleşmesi yok ise bu halde yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi uygulama alanı bulacaktır. 2002 tarihinde Türk Medeni Kanunu’nda gerçekleştirilen düzenleme ile yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejimi benimsenmiştir. Edilmiş mallara katılma rejiminde kural olarak mallar yarı yarıya paylaştırılacaktır. Her eşin kendi kişisel malını aldıktan sonra geriye kalan ve evlilik birliği içerisinde edinilmiş olan yarı yarıya paylaştırılması, edinilmiş mallara katılma rejiminin sonucudur. Edinilmiş mallar ise şunlardır Çalışmanın karşılığı olan ücretler Çalışma gücü kaybından doğan tazminatlar Kişisel mallardan elde edilen gelirler SGK’nın yaptığı ödemeler Evlilik birliği içerisinde edinilen mallar Bazı durumlarda edinilmiş mallar ile kişisel mallar arasında denkleştirme yapılması gerekir. Denkleştirme ile hak kaybının önlenmesi amaçlanmıştır. Hangi malların kişisel mal hangi malların edinilmiş mal sayılacağı ve mal paylaşımı davası hakkında detaylı bilgi almak için mutlaka boşanma avukatına danışılmalıdır. Mal Ayrılığı Rejimi Nedir? Boşanmada mal paylaşımı denince akla gelen kavramlardan bir diğeri ise mal ayrılığı rejimi kavramıdır. Mal ayrılığı rejimi, 2002 yılı öncesini kapsayan bir düzenlemedir. 2002 yılından önce evlenmiş ve mal edinmiş kişilere uygulanacak olan yasal rejim mal ayrılığı rejimidir. Örneğin; bir kişi 1990 senesinde evlenmiş ve 2000 senesinde bir ev almış ise bu ev onun kişisel malı sayılacaktır. Aynı kişi 2010 yılında boşanmak istediğinde 2000 senesinde almış olduğu ev, mal paylaşımı davasına konu edilemeyecektir. Bu ev bakımından mal ayrılığı rejimi uygulama alanı bulacaktır. Ancak 2002 senesinden sonra alınan mallar ise edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olacak ve kural olarak boşanma halinde yarı yarıya paylaştırılacaktır. Mal ayrılığı rejimine tabi olup da eğer eşler ortak bir ev almışlarsa bu halde eşlerin katkı payı göre mal paylaşımı gerçekleştirilecektir. Mal ayrılığı rejiminin özellikle ev hanımları açısından adil olmayışından dolayı 2002 yılında yeni bir düzenleme edinilmiş mallara katılma rejimi kabul edilmiştir. Anlaşmalı Boşanmada Mal Paylaşımı 2020 Anlaşmalı boşanma davasında taraflar boşanma ve boşanmanın sonuçları üzerinde uzlaşmaya varmışlardır. Taraflar, her konuda uzlaşmaya vardıklarını ise boşanma avukatı tarafından hazırlanan boşanma protokolüyle göstereceklerdir. Anlaşmalı boşanma davasında boşanma iradesine sahip eşler, malların paylaştırılması hususunda da anlaşmış olacaklardır. Bu sebeple mallar üzerinde çekişme olmayacak ve boşanma davası çok daha kısa sürede sonuçlanacaktır. Boşanma protokolünde malların paylaştırıldığı konusunda açık bir ibare yoksa, anlaşmalı boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde mal paylaşımı davası açılmalıdır. Zina Sebebiyle Boşanmada Mal Paylaşımı 2020 Boşanmada mal paylaşımı 2020, boşanma sebebine göre farklılık gösterebilecektir. Aldatma zina nedeniyle boşanmada kusurlu olan eşin diğer eşin edinmiş olduğu mallar üzerindeki hakkı azaltılabilir veya tamamen ortadan kaldırılabilir. Mal Paylaşımı Davasında Zamanaşımı Boşanmada mal paylaşımı, boşanma kararının kesinleşmesinin ardından gerçekleştirilecektir. Mal paylaşımı davası zamanaşımı süresi içerisinde açılmalıdır. Boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içerisinde mal paylaşımı davasının açılması gerekmektedir. Söz konusu süre dolduktan sonra mal paylaşımının talep edilmesi mümkün boşanma davası devam ederken mal paylaşımı davası açılmakta ve böylece zamanaşımı sorunu ortadan kaldırılmaktadır. Ancak boşanma kararı kesinleşmeden mal paylaşımının gerçekleşmeyeceğini bir kez daha vurgulamamız gerekmektedir. Boşanmada mal paylaşımı davasının aile hukuku alanında faaliyet gösteren avukat tarafından yürütülmesi davanın hızlı ve sorunsuz sonuçlanmasını sağlayacaktır. Boşanmada mal paylaşımı 2020 ve diğer aile hukuku konuları hakkında en güncel ve detaylı bilgiyi edinmek için boşanma avukatıyla görüşmenizi tavsiye ederiz.
miras yolu ile kalan malın boşanmada paylaşımı